top of page

BASINDA BİZ……


basında biz1

ECZACILAR DERT KÜPÜ

TEİS: Can çekişen eczacılar için bir eylem planı şart.

 TEB: İlaç ucuz olduğu kadar arandığında bulunmalıdır

TÜM Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Başkanı Eczacı Nurten Savdan, son yıllarda sağlıkta dönüşüm adı altında sürdürülen proje ile vatandaşların sağlığa erişiminin paralı hale geldiğini söyledi. Saydan, “Can çekişen eczaneler için acilen bir eylem planı hazırlanması gerekmektedir”dedi. Saydan, yaptıkları hesaplamalar sonucu Türkiye’deki 12 bin eczane sahibi eczacının, devletin resmi açıklanan yoksulluk sınırının altında aylık net gelir elde ettiğini açıkladı. Saydan, “Eczane ekonomileri ciddi anlamda alarm vermeye başlamış durumdadır. Bu konu ile ilgili Ekonomi Koordinasyon Kurulu başta olmak üzere Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ciddi adımlar atması gerekmektedir” dedi. Saydan, ilaçta reklam konusundan son derece rahatsız ve endişeli olduklarını da belirtti.

TEB Başkanı Erdoğan Çolak ise , ilacın ucuz ama ucuz olduğu nispette de bulunabilir ve kaliteli olması gerektiğini vurgulayarak, “Yani bu 3 parametre bir aradaysa ilaçla ilgili doğru işler yapılıyor demektir, ilacın kalitesi bozuluyorsa, bulunabilirliği ortadan kalkıyorsa ucuzluğu önemli değildir” dedi.

GÜNEŞ GAZETESİ

KURU GÜNCELLEYİN, İLAÇTA SIKINTI BİTER

TÜM Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkam Nurten Saydan, ilaç fiyatlandır- , masmda hesaplanan kur güncellenmeden piyasada bulunamayan ilaçlara ulaşmanın vatandaş için oldukça sıkıntılı olacağı uyarısında bulundu.

 Nurten Saydan “Son 10 yılda ilaç fiyatları yetkililerin tabiriyle yüzde 80 ucuzlamıştır. Hangi reel ekonomide benzin, elektrik, kira, doğal gaz, telefon, personel, su kısacası tüm giderler artarken, sattığımız ürünün fiyatı, yani ilaç fiyatı yüzde 80 düşebilir? Bu şartlarda eczanelerin ayakta kalması nasıl beklenebilir” diye sordu.

 Saydan ilaç fiyatlandırmasında hesaplanan kur güncellenmeden, fiyatlar üreticiyi veya ithalatçıyı rahatlatacak boyuta gelmeden bu ilaçlara ulaşmanın vatandaş için oldukça zor olacağına dikkat çekti. Saylan “Bulunamayan ilaç en pahalı ilaçtır” dedi.

Firma karşılamadı :Geçmişe yönelik fiyat indiriminden doğan farkların üç bakanının imzalı emri ile ve yasal mevzuata rağmen firmalar tarafından karşılanmadığını hatırlatan Saydan “Üretici bu üründen kâr ‘ etmiyorsa yapacağı tek şey üretmemek ve satmamaktır. Bulunamayan, hastanın ulaşamadığı ilaç bedava olsa neye yarar. İlaç elbette ucuz olsun, ama bir yere kadar” diye konuştu. Nurten Saydan, ilaç fiyatlarının Avrupa’nın yüzde 40 altında olduğunu hatırlattı.

SÖZCÜ GAZETESİ

Hastanede her kalem sonrası, 1 TL ücret

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, son yıllarda sağlıkta dönüşüm adı altında sürdürülen proje ile vatandaşların sağlığa erişiminin paralı hale geldiğini söyledi..Nurten Saydan, “Vatandaşlarımız herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurduğunda muayene ücreti ödemektedir. Halbuki bir asgari ücretli için ödenen primin yüzde 33’ü, yani 133 TL’lik kısmı genel sağlık primi olarak ödenmektedir. Ayrıca reçete yazıldığında vatandaşın cebinden ‘reçete yazılma’ ücreti olarak 3 kalem ilaca kadar 3 TL ve sonraki her kalem için 1 TL ilave ücret çıkmaktadır” dedi. ECZACILAR CAN ÇEKİŞİYOR Nurten Saydan yaptığı basın toplantısında, doktorun yazdığı ilaç için çalışanlardan yüzde 20, emeklilerden yüzde 10 katılım payı alındığını belirtirken, “SGK’nın o ilaç grubu için belirlediği bedelin üzerindeyse, vatandaşımız ayrıca ‘pahalı ilaç’ fark ücreti ödemektedir” dedi. Eczacıların yıllar içinde yaptıkları birikimlerini erittiğini, birikimi olmayanlar ise kredilerle ayakta durmaya çalıştığını belirten Saydan, “Can çekişen eczaneler için acilen bir eylem planı hazırlanması gerekmektedir. İlaç karlılıkları artırılmalı, meslek hakkı hayata geçirilmeli, elektrik, telefon su gibi sabit giderlerde sübvansiyona gidilmeli, Bağ-Kur ve SSK primlerinde indirimler yapılmalı, KOSGEB aracılığıyla faizsiz kredi sağlanmalıdır. Aksi takdirde çok kısa bir süre içinde eczacılarımızın yarısından fazlası eczanelerini kapatmak durumunda kalacaktır” dedi. ECZACILARIN MESLEK HAKKI Nurten Saydan, gelişmiş ülkelerde uygulanan eczacının en temel hakkı olan meslek hakkını istedi. Saydan, “Eczacılar hastaya verdikleri ilacın nasıl kullanılacağı, ne zaman kullanılacağı ve benzeri onlarca mesleki bilgiyi sadece ilacı sattıkları için vermek zorunda değillerdir. İlacı alan kişi ilacın bedelini ödemiştir ve almıştır. Bilginin bedeli ayrıdır. Ancak, eczacılar hiçbir bedel almamalarına rağmen vatandaşlara bu bilgileri vermektedirler. Avrupa Ülkelerinde Eczacılık Kanunlarına baktığımızda eczacının yükümlülükleri açıkça belirtilmiş ve eczacının sağlık danışmanlığı hizmetini vermesini bir zorunluluk olarak gösterilmiştir. Böyle bir zorunluluk olmasına rağmen eczacılar verdikleri danışmanlık hizmeti karşılığında sattıkları ilaçtan elde ettikleri kazancın haricinde danışmanlık hizmet bedeli adı altında bir ücret almamaktadır. Ülkemizde de eczacıların varlıklarını sürdürebilmeleri için hastalarına sundukları bilginin bedeli olarak bir meslek hakkı almaları gerekmektedir” dedi. 12 BİN ECZANE YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA Saydan, yaptıkları hesaplamalar sonucu Türkiye’deki 12 bin eczane sahibi eczacının, devletin resmi açıklanan yoksulluk sınırının altında aylık net gelir elde ettiğini açıkladı. Saydan, “Eczane ekonomileri ciddi anlamda alarm vermeye başlamış durumdadır. Bu konu ile ilgili Ekonomi Koordinasyon Kurulu başta olmak üzere Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ciddi adımlar atması gerekmektedir” dedi. Saydan, ilaçta reklam konusundan son derece rahatsız ve endişeli olduklarını da belirtti.SON HAVADİS GAZETESİEczacı İşverenler: Bulunmayan ilaçların çözümü için döviz kuru güncellenmeliTüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, piyasada bulunmayan ilaçlar için döviz kurunun güncellenmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye’de ilacın en ucuz Avrupa ülkesinin bile yüzde 40 altında bir fiyata satıldığını hatırlatan Saydan, “Bu nedenle firmalar kar etmedikleri bir ürünü Türkiye yerine başka ülkelerde satmaktadırlar. İlaç fiyatlandırmasında hesaplanan kur güncellenmeden, fiyatlar üreticiyi veya ithalatçıyı rahatlatacak boyuta gelmeden bu ilaçlara ulaşılmak vatandaş için oldukça sıkıntılı olacaktır. Aynı zamanda tedaviye yeni sunulan ilaçlarda fiyat politikası değiştirilerek ülkemiz insanlarının yeni ilaçlara ve tedavilere ulaşması sağlanmalıdır. Unutmayınız ki bulunamayan ilaç en pahalı ilaçtır.” dedi. Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, eczacıların ve hastaların ilaç alırken yaşadığı sıkıntıları, piyasada bulunmayan ilaçları ve eczacıların beklentilerini düzenlediği basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı. Son yıllarda sağlıkta dönüşüm adı altında bir proje sürdürüldüğünü, bu proje ile vatandaşların sağlığa erişiminin paralı hale geldiği belirten Saydan, şu görüşleri dile getirdi: “Vatandaşlarımız herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurduğunda muayene ücreti ödemektedirler. Halbuki, bir asgari ücretli için ödenen primin yüzde 33’ü yani 133 TL’lik kısmı genel sağlık primi olarak ödenmektedir. Ayrıca reçete yazıldığında vatandaşın cebinden ‘reçete yazılma’ ücreti olarak, 3 kalem ilaca kadar 3 TL ve sonraki her kalem için 1 TL ilave ücret çıkmaktadır. Diğer taraftan doktorun yazdığı ilaç için çalışanlardan yüzde 20, emeklilerden yüzde 10 katılım payı alınmaktadır. Doktorun yazdığı ilaç eğer SGK’nın o ilaç grubu için belirlediği bedelin üzerindeyse, vatandaşımız ayrıca ‘pahalı ilaç’ fark ücreti ödemektedir.” Son 10 yılda ilaç fiyatlarının yetkililerin tabiriyle yüzde 80 ucuzladığını kaydeden Saydan, şu eleştirilerde bulundu: “Hangi reel ekonomide benzin, elektrik, kira, doğal gaz, telefon, personel, su kısacası tüm giderler artarken, sattığımız ürünün fiyatı, yani ilaç fiyatı yüzde 80 düşebilir? Bu şartlarda eczanelerin ayakta kalması nasıl beklenebilir? Eczacılarımız, yıllar içinde yaptıkları birikimlerini geçtiğimiz süreçte eritmiş, birikimi olmayanlar ise kredilerle ayakta durmaya çalışmaktadır. Eczanelerimiz can çekişmektedir. Eczaneler için acilen bir eylem planı hazırlanması gerekmektedir. İlaç karlılıkları artırılmalı, meslek hakkı hayata geçirilmeli, elektrik, telefon su gibi sabit giderlerde sübvansiyona gidilmeli, Bağ-kur ve SSK primlerinde indirimler yapılmalı, KOSGEB aracılığıyla faizsiz kredi sağlanmalıdır. Aksi takdirde çok kısa bir süre içinde eczacılarımızın yarısından fazlası eczanelerini kapatmak durumunda kalacaktır.” “ECZACILAR İLAÇ ZAMMINA KARŞI, AMA NEREYE KADAR” Eczacıların ilaç fiyatlarının ucuz olmasını istediğini, ilacın ucuz olması gerektiğini, bu sayede insanların ilaca ulaşabileceğine inandıklarını kaydeden Saydan, “Ancak ilacın ucuz olmasından daha da önemli olan, ilaç bulunabilir olmalıdır. Türkiye’de ilacı üreten veya ithal eden firmalar kar etmiyor. İlaç çok önemli bir üründür. Ancak en nihayetinde bir ticari üründür. Üretici bu üründen kar etmiyorsa yapacağı tek şey üretmemek ve satmamaktır. Ülkemizde ilaca olan da budur. Bulunamayan, hastanın ulaşamadığı ilaç bedava olsa neye yarar. İlaç elbette ucuz olsun, ama bir yere kadar. Bugün bir damacana su 8-10 TL’den satılmakta. Antibiyotiklerden ağrı kesicilere yüzlerce, binlerce ilacın fiyatı ise 10 TL’nin altındadır. Burada bir yanlışlık olduğu aşikardır. İlaç fiyatlandırmasında mutlaka düzenleme yapılmalıdır. Euro kuru 3 TL’ye dayanmıştır. İlaç fiyatı hesaplanırken ise Euro kuru 1.95 olarak baz alınmaktadır. Bu şartlarda firmalar hem eski ilaçlarını hem de büyük araştırma geliştirme maliyetleri sonucu buldukları yeni ilaçları Türkiye’ye getirmemektedirler. Sonuçta olan ilaç bekleyen vatandaşlara olmaktadır. En basit örneği; antiviral bir ilaç piyasada olmadığından ülkemizde yaşanan grip salgınından korunmak için insanlarımız fiyatı ucuz olmasına rağmen bu ilaca ulaşamamaktadır. Hayati önemi haiz kanser ilaçlarının bulunmaması ise kronik hale gelmiş olup, eczanelerde bulunmasını sağlamaya çalışmak yerine ihaleyle getirmeye çalışmak gibi aklımızın almadığı bir yöntem izlenmeye çalışılmaktadır.” açıklamasında bulundu. Türkiye’de, ilaç fiyat kararnamesindeki yanlışlardan ve kurun düşük hesaplanmasından dolayı ilaç fiyatları en ucuz Avrupa ülkesinin bile yüzde 40 altında bir fiyata satıldığını hatırlatan Saydan şunları söyledi: “Bu nedenle firmalar kar etmedikleri bir ürünü Türkiye yerine başka ülkelerde satmaktadırlar. İlaç fiyatlandırmasında hesaplanan kur güncellenmeden, fiyatlar üreticiyi veya ithalatçıyı rahatlatacak boyuta gelmeden bu ilaçlara ulaşılmak vatandaş için oldukça sıkıntılı olacaktır. Aynı zamanda tedaviye yeni sunulan ilaçlarda fiyat politikası değiştirilerek ülkemiz insanlarının yeni ilaçlara ve tedavilere ulaşması sağlanmalıdır.Unutmayınız ki, bulunamayan ilaç en pahalı ilaçtır.” ECZACILARIN TALEPLERİ Eczacıların taleplerinin uygulanamaz ve kabul edilemez boyutta olmadığını belirten Saydan taleplerini şu şekilde sıraladı: “İlaç fiyat düşüşleri ilan tarihinden itibaren 45 gün sonra yürürlüğe girmeli ve ilan edildiği tarihten itibaren eczanelerimize düşük fiyattan ilaç akışı sağlanmalı ve İTS ile kayıt altına alınmış geçmiş dönem zararları ödenmelidir. İlaç firmaları tarafından devlete yapılan Kamu Kurum İskontosu’nun (KKİ) eczaneler üzerinden yapılmasını istemiyor, firmalarca doğrudan devlete yapılmasını istiyoruz. Muayene ücreti tahsildarlığı yapmak istemiyoruz. Hastalarımızla sırf bu sebepten dolayı tartışma yaşamaktan büyük üzüntü duyuyoruz. Muayene ücreti tahsildarlığı yükü üzerimizden alınmalıdır. Eczane kar oranları artırılmalı ve birçok çağdaş ülkede de uygulanan kutu başına ödenen ‘meslek hakkı’ uygulaması acilen uygulamaya konulmalıdır. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK), eczaneler üzerindeki tek taraflı ve acımasız uygulamalarına son verilmelidir. Elektrik, su ve SSK primlerinde sübvansiyon olmalıdır.”BUGÜN GAZETESİ“12 BİN ECZANE YOKSULLUK SINIRI ALTINDA”Yaptıkları hesaplamalar sonucu Türkiye’deki 12 bin eczane sahibi eczacının, resmi açıklanan yoksulluk sınırının altında aylık net gelir elde ettiğini, eczanelerin can çekiştiğini belirten Tüm Eczacı işverenler Sendikası Genel Başkanı Nurden Saydan, eczane ekonomilerinin ciddi anlamda alarm vermeye başladığını, bu konu ile ilgili Ekonomi Koordinasyon Kurulu başta olmak üzere Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ciddi adımlar atması gerektiğini bildirdi. Tüm Eczacı işverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan, “Hangi reel ekonomide benzin, elektrik, kira, doğal gaz, telefon, personel, su kısacası tüm giderler artarken, sattığımız ürünün fiyatı, yani ilaç fiyatı yüzde 80 düşebilir? Bu şartlarda eczanelerin ayakta kalması nasıl beklenebilir” dedi.Saydan, sendika merkezinde düzenlediği basın toplantısında eczacıların ve ilaç piyasasının sorunları ile talepler konusunda değerlendirmelerde bulundu. Son 10 yılda ilaç fiyatlarının yetkililerin tabiriyle yüzde 80 ucuzladığını hatırlatan Saydan, “Hangi reel ekonomide benzin, elektrik, kira, doğal gaz, telefon, personel, su kısacası tüm giderler artarken, sattığımız ürünün fiyatı, yani ilaç fiyatı yüzde 80 düşebilir? Bu şartlarda eczanelerin ayakta kalması nasıl beklenebilir?” dedi. Eczacılar olarak ilaç fiyatlarının ucuz olmasını istediklerini, bu şekilde insanların ilaca ulaşabilmesinin sağlanması gerektiğini ifade eden Saydan, ancak, ilacın ucuzluğundan daha da önemli olanın, ilacın bulunabilir olması gerektiğini söyledi. Türkiye’de ilacı üreten veya ithal eden firmaların kar etmediğine dikkati çeken Saydan, ilacın nihayetinde bir ticari ürün olduğunu ve üreticinin bu üründen kar etmiyorsa yapacağı tek şey üretmemek ve satmamak olduğunu kaydetti. Saydan, şöyle devam etti:”Bulunamayan, hastanın ulaşamadığı ilaç bedava olsa neye yarar. Bugün bir damacana su 8-10 TL’den satılırken, antibiyotiklerden ağrı kesicilere yüzlerce, binlerce ilacın fiyatı ise 10 TL’nin altındadır. Burada bir yanlışlık olduğu aşikardır. İlaç fiyatlandırmasında mutlaka düzenleme yapılmalıdır. Avro kuru 3 TL’ye dayanmıştır, ilaç fiyatı hesaplanırken ise avro kuru 1,95 olarak baz alınmaktadır. Bu şartlarda firmalar hem eski ilaçlarını hem de büyük araştırma geliştirme maliyetleri sonucu buldukları yeni ilaçları Türkiye’ye getirmemektedirler. Sonuçta olan, ilaç bekleyen vatandaşlara olmaktadır.”

-DÖVİZ KURU GÜNCELLENMELİ Türkiye’de, ilaç fiyatlarının en ucuz Avrupa ülkesinden yüzde 40 altında bir fiyata satıldığını, bu nedenle firmaların kar etmedikleri bir ürünü Türkiye yerine başka ülkelerde sattığını öne sürerek, “Bunca zamandır biz böyle bir ilaç sıkıntısı yaşamadık Türkiye’de. Ben 40 yıllık eczacıyım böyle bir ilaç sıkıntısı olmadı” dedi. Saydan, “ilaç fiyatlandırmasında hesaplanan kur güncellenmeden, fiyatlar üreticiyi veya ithalatçıyı rahatlatacak boyuta gelmeden bu ilaçlara ulaşmak vatandaş için oldukça sıkıntılı olacaktır. Aynı zamanda tedaviye yeni sunulan ilaçlarda fiyat politikası değiştirilerek ülkemiz insanlarının yeni ilaçlara ve tedavilere ulaşması sağlanmalıdır, bulunamayan ilaç en pahalı ilaçtır” şeklinde konuştu. Piyasada ilaç bulunmamasının sahte ilaç üretimine de neden olduğunu belirten Saydan, bunun merdiven altı üretimi teşvik ettiğini söyledi. Yaptıkları hesaplamalar sonucu Türkiye’deki 12 bin eczane sahibi eczacının, resmi açıklanan yoksulluk sınırının altında aylık net gelir elde ettiğini, eczanelerin can çekiştiğini belirten Saydan, eczane ekonomilerinin ciddi anlamda alarm vermeye başladığını, bu konu ile ilgili Ekonomi Koordinasyon Kurulu başta olmak üzere Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ciddi adımlar atması gerektiğini bildirdi. Eczacıların ilaçta reklam konusundan son derece rahatsız ve endişeli olduğunu belirten Saydan, reklamlarla pompalanacak ilaç satışlarının devlete daha fazla mali yük getireceğini, halk sağlığını önemli derecede olumsuz etkileyeceğini, ilaçların eczacıya danışılarak alınması gerektiğini bildirdi.

-ECZACILARIN TALEPLERİ Eczacıların taleplerine de değinen Saydan, ilaç fiyat düşüşleri ilan tarihinden itibaren 45 gün sonra yürürlüğe girmesi ve ilan edildiği tarihten itibaren eczanelere düşük fiyattan ilaç akışının sağlanması gerektiğini ifade etti. ilaç firmaları tarafından devlete yapılan Kamu Kurum iskontosunun eczaneler üzerinden değil doğrudan devlete yapılmasını istediklerini belirten Saydan, “muayene ücreti tahsildarlığı da yapmak istemiyoruz. Hastalarımızla sırf bu sebepten dolayı tartışma yaşamaktan büyük üzüntü duyuyoruz. Muayene ücreti tahsildarlığı yükü üzerimizden alınmalıdır” dedi. Eczane kar oranlarının arttırılması ve birçok çağdaş ülkede de uygulanan kutu başına ödenen “meslek hakkfnın acilen uygulamaya konulması gerektiğini dile getiren Saydan, SGK’nın eczaneler üzerindeki tek taraflı ve acımasız uygulamalarına son verilmesi, elektrik, su ve SSK primlerinde sübvansiyon olması gerektiğini de sözlerine ekledi.

24 SAAT

SAYDAN: BULUNMAYAN İLAÇLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN DÖVİZ KURU GÜNCELLENMELİ

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, piyasada bulunmayan ilaçlar için döviz kurunun güncellenmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye’de ilacın en ucuz Avrupa ülkesinin bile yüzde 40 altında bir fiyata satıldığını hatırlatan Saydan, “Bu nedenle firmalar kar etmedikleri bir ürünü Türkiye yerine başka ülkelerde satmaktadırlar. İlaç fiyatlandırmasında hesaplanan kur güncellenmeden, fiyatlar üreticiyi veya ithalatçıyı rahatlatacak boyuta gelmeden bu ilaçlara ulaşılmak vatandaş için oldukça sıkıntılı olacaktır. Aynı zamanda tedaviye yeni sunulan ilaçlarda fiyat politikası değiştirilerek ülkemiz insanlarının yeni ilaçlara ve tedavilere ulaşması sağlanmalıdır. Unutmayınız ki bulunamayan ilaç en pahalı ilaçtır.” dedi. Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, eczacıların ve hastaların ilaç alırken yaşadığı sıkıntıları, piyasada bulunmayan ilaçlan ve eczacıların beklentilerini düzenlediği basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı.

 Son yıllarda sağlıkta dönüşüm adı altında bir proje sürdürüldüğünü, bu proje ile vatandaşların sağlığa erişiminin paralı hale geldiği belirten Saydan, şu görüşleri dile getirdi: “Vatandaşlarımız herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurduğunda muayene ücreti ödemektedirler. Halbuki, bir asgari ücretli için ödenen primin yüzde 33’ü yani 133 TL’lik kısmı genel sağlık primi olarak ödenmektedir. Ayrıca reçete yazıldığında vatandaşın cebinden ‘reçete yazılma’ ücreti olarak, 3 kalem ilaca kadar 3 TL ve sonraki her kalem için 1 TL ilave ücret çıkmaktadır. Diğer taraftan doktorun yazdığı ilaç için çalışanlardan yüzde 20, emeklilerden yüzde 10 katılım payı alınmaktadır. Doktorun yazdığı ilaç eğer SGK’nın o ilaç grubu için belirlediği bedelin üzerindeyse, vatandaşımız aynca ‘pahalı ilaç’ fark ücreti ödemektedir.” Son 10 yılda ilaç fiyatlarının yetkililerin tabiriyle yüzde 80 ucuzladığını kaydeden Saydan, şu eleştirilerde bulundu: “Hangi reel ekonomide benzin, elektrik, kira, doğal gaz, telefon, personel, su kısacası tüm giderler artarken, sattığımız ürünün fiyatı, yani ilaç fiyatı yüzde 80 düşebilir? Bu şartlarda eczanelerin ayakta kalması nasıl beklenebilir? Eczacılarımız, yıllar içinde yaptıkları birikimlerini geçtiğimiz süreçte eritmiş, birikimi olmayanlar ise kredilerle ayakta durmaya çalışmaktadır. Eczanelerimiz can çekişmektedir. Eczaneler için acilen bir eylem planı hazırlanması gerekmektedir. İlaç karlılıkları arttırılmalı, meslek hakkı hayata geçirilmeli, elektrik, telefon su gibi sabit giderlerde sübvansiyona gidilmeli, Bağ-kur ve SSK primlerinde indirimler yapılmalı, KOSGEB aracılığıyla faizsiz kredi sağlanmalıdır. Aksi takdirde çok kısa bir süre içinde eczacılarımızın yarısından fazlası eczanelerini kapatmak durumunda kalacaktır.”

“ECZACILAR İLAÇ ZAMMINA KARŞI. AMA NEREYE KADAR” Eczacıların ilaç fiyatlarının ucuz olmasını istediğini, ilacın ucuz olması gerektiğini, bu sayede insanların ilaca ulaşabileceğine inandıklarını kaydeden Saydan, “Ancak ilacın ucuz olmasından daha da önemli olan, ilaç bulunabilir olmalıdır. Türkiye’de ilacı üreten veya ithal eden firmalar kar etmiyor. İlaç çok önemli bir üründür. Ancak en nihayetinde bir ticari üründür. Üretici bu üründen kar etmiyorsa yapacağı tek şey üretmemek ve satmamaktır. Ülkemizde ilaca olan da budur. Bulunamayan, hastanın ulaşamadığı ilaç bedava olsa neye yarar. İlaç elbette ucuz olsun, ama bir yere kadar. Bugün bir damacana su 8-10 TL’den satılmakta. Antibiyotiklerden ağrı kesicilere yüzlerce, binlerce ilacın fiyatı ise 10 TL’nin altındadır. Burada bir yanlışlık olduğu aşikardır. İlaç fiyatlandırmasında mutlaka düzenleme yapılmalıdır. Euro kuru 3 TL’ye dayanmıştır. İlaç fiyatı hesaplanırken ise Euro kuru 1.95 olarak baz alınmaktadır. Bu şartlarda firmalar hem eski ilaçlarını hem de büyük araştırma geliştirme maliyetleri sonucu buldukları yeni ilaçlan Türkiye’ye getirmemektedirler. Sonuçta olan ilaç bekleyen vatandaşlara olmaktadır. En basit örneği; antiviral bir ilaç piyasada olmadığından ülkemizde yaşanan grip salgınından korunmak için insanlarımız fiyatı ucuz olmasına rağmen bu ilaca ulaşamamaktadır. Hayati önemi haiz kanser ilaçlarının bulunmaması ise kronik hale gelmiş olup, eczanelerde bulunmasını sağlamaya çalışmak yerine ihaleyle getirmeye çalışmak gibi aklımızın almadığı bir yöntem izlenmeye çalışılmaktadır.” açıklamasında bulundu. Türkiye’de, ilaç fiyat kararnamesindeki yanlışlardan ve kurun düşük hesaplanmasından dolayı ilaç fiyatları en ucuz Avrupa ülkesinin bile yüzde 40 altında bir fiyata satıldığını hatırlatan Saydan şunları söyledi: “Bu nedenle firmalar kar etmedikleri bir ürünü Türkiye yerine başka ülkelerde satmaktadırlar. İlaç fiyatlandırmasında hesaplanan kur güncellenmeden, fiyatlar üreticiyi veya ithalatçıyı rahatlatacak boyuta gelmeden bu ilaçlara ulaşılmak vatandaş için oldukça sıkıntılı olacaktır. Aynı zamanda tedaviye yeni sunulan ilaçlarda fiyat politikası değiştirilerek ülkemiz insanlarının yeni ilaçlara ve tedavilere ulaşması sağlanmalıdır.Unutmayınız ki, bulunamayan ilaç en pahalı ilaçtır.”

ECZACILARIN TALEPLERİ Eczacıların taleplerinin uygulanamaz ve kabul edilemez boyutta olmadığını belirten Saydan taleplerini şu şekilde sıraladı: “İlaç fiyat düşüşleri ilan tarihinden itibaren 45 gün sonra yürürlüğe girmeli ve ilan edildiği tarihten itibaren eczanelerimize düşük fiyattan ilaç akışı sağlanmalı ve İTS ile kayıt altına alınmış geçmiş dönem zararları ödenmelidir. İlaç firmaları tarafından devlete yapılan Kamu Kurum İskontosu’nun (KKİ) eczaneler üzerinden yapılmasını istemiyor, firmalarca doğrudan devlete yapılmasını istiyoruz. Muayene ücreti tahsildarlığı yapmak istemiyoruz. Hastalarımızla sırf bu sebepten dolayı tartışma yaşamaktan büyük üzüntü duyuyoruz. Muayene ücreti tahsildarlığı yükü üzerimizden alınmalıdır. Eczane kar oranlan arttırılmalı ve birçok çağdaş ülkede de uygulanan kutu başına ödenen ‘meslek hakkı’ uygulaması acilen uygulamaya konulmalıdır. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK), eczaneler üzerindeki tek taraflı ve acımasız uygulamalarına son verilmelidir. Elektrik, su ve SSK primlerinde sübvansiyon olmalıdır.”

İLKE GAZETESİ

PİYASADA İLAÇ SIKINTISI VAR

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, piyasada bulunmayan ilaçlar için döviz kurunun güncellenmesi gerektiğini belirterek, “İnsanlarının yeni ilaçlara ve tedavilere ulaşması sağlanmalıdır” dedi. Türkiye’de ilacın en ucuz Avrupa ülkesinin bile yüzde 40 altında bir fiyata satıldığını hatırlatan Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, “Bu nedenle firmalar kar etmedikleri bir ürünü Türkiye yerine başka ülkelerde satmaktadırlar. İlaç fiyatlandırmasında hesaplanan kur güncellenmeden, fiyatlar üreticiyi veya ithalatçıyı rahatlatacak boyuta gelmeden bu ilaçlara ulaşılmak vatandaş için oldukça sıkıntılı olacaktır. Aynı zamanda tedaviye yeni sunulan ilaçlarda fiyat politikası değiştirilerek ülkemiz insanlarının yeni ilaçlara ve tedavilere ulaşması sağlanmalıdır. Unutmayınız ki bulunamayan ilaç en pahalı ilaçtır” dedi.

 Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, eczacıların ve hastaların ilaç alırken yaşadığı sıkıntıları, piyasada bulunmayan ilaçları ve eczacıların beklentilerini düzenlediği basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı. Son yıllarda sağlıkta dönüşüm adı altında bir proje sürdürüldüğünü, bu proje ile vatandaşların sağlığa erişiminin paralı hale geldiği belirten Saydan, şu görüşleri dile getirdi: “Vatandaşlarımız herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurduğunda muayene ücreti ödemektedirler. Halbuki, bir asgari ücretli için ödenen primin yüzde 33’ü yani 133 TL’lik kısmı genel sağlık primi olarak ödenmektedir. Ayrıca reçete yazıldığında vatandaşın cebinden ‘reçete yazılma’ ücreti olarak, 3 kalem ilaca kadar 3 TL ve sonraki her kalem için 1 TL ilave ücret çıkmaktadır. Diğer taraftan doktorun yazdığı ilaç için çalışanlardan yüzde 20, emeklilerden yüzde 10 katılım payı alınmaktadır. Doktorun yazdığı ilaç eğer SGK’nın o ilaç grubu için belirlediği bedelin üzerindeyse, vatandaşımız ayrıca ‘pahalı ilaç’ fark ücreti ödemektedir.” Son 10 yılda ilaç fiyatlarının yetkililerin tabiriyle yüzde 80 ucuzladığını kaydeden Saydan, şu eleştirilerde bulundu: “Hangi reel ekonomide benzin, elektrik, kira, doğal gaz, telefon, personel, su kısacası tüm giderler artarken, sattığımız ürünün fiyatı, yani ilaç fiyatı yüzde 80 düşebilir? Bu şartlarda eczanelerin ayakta kalması nasıl beklenebilir? Eczacılarımız, yıllar içinde yaptıkları birikimlerini geçtiğimiz süreçte eritmiş, birikimi olmayanlar ise kredilerle ayakta durmaya çalışmaktadır. Eczanelerimiz can çekişmektedir. Eczaneler için acilen bir eylem planı hazırlanması gerekmektedir. İlaç karlılıkları artırılmalı, meslek hakkı hayata geçirilmeli, elektrik, telefon su gibi sabit giderlerde sübvansiyona gidilmeli, Bağ-kur ve SSK primlerinde indirimler yapılmalı, KOSGEB aracılığıyla faizsiz kredi sağlanmalıdır. Aksi takdirde çok kısa bir süre içinde eczacılarımızın yarısından fazlası eczanelerini kapatmak durumunda kalacaktır.” Eczacıların ilaç fiyatlarının ucuz olmasını istediğini, ilacın ucuz olması gerektiğini, bu sayede insanların ilaca ulaşabileceğine inandıklarını kaydeden Saydan, “Ancak ilacın ucuz olmasından daha da önemli olan, ilaç bulunabilir olmalıdır. Türkiye’de ilacı üreten veya ithal eden firmalar kar etmiyor. İlaç çok önemli bir üründür. Ancak en nihayetinde bir ticari üründür. Üretici bu üründen kar etmiyorsa yapacağı tek şey üretmemek ve satmamaktır. Ülkemizde ilaca olan da budur. Bulunamayan, hastanın ulaşamadığı ilaç bedava olsa neye yarar. İlaç elbette ucuz olsun, ama bir yere kadar. Bugün bir damacana su 8-10 TL’den satılmakta. Antibiyotiklerden ağrı kesicilere yüzlerce, binlerce ilacın fiyatı ise 10 TL’nin altındadır. Burada bir yanlışlık olduğu aşikardır.

İlaç fiyatlandırmasında mutlaka düzenleme yapılmalıdır. Euro kuru 3 TL’ye dayanmıştır. İlaç fiyatı hesaplanırken ise Euro kuru 1.95 olarak baz alınmaktadır. Bu şartlarda firmalar hem eski ilaçlarını hem de büyük araştırma geliştirme maliyetleri sonucu buldukları yeni ilaçları Türkiye’ye getirmemektedirler. Sonuçta olan ilaç bekleyen vatandaşlara olmaktadır. En basit örneği; antiviral bir ilaç piyasada olmadığından ülkemizde yaşanan grip salgınından korunmak için insanlarımız fiyatı ucuz olmasına rağmen bu ilaca ulaşamamaktadır. Hayati önemi haiz kanser ilaçlarının bulunmaması ise kronik hale gelmiş olup, eczanelerde bulunmasını sağlamaya çalışmak yerine ihaleyle getirmeye çalışmak gibi aklımızın almadığı bir yöntem izlenmeye çalışılmaktadır” açıklamasında bulundu.Türkiye’de, ilaç fiyat kararnamesindeki yanlışlardan ve kurun düşük hesaplanmasından dolayı ilaç fiyatları en ucuz Avrupa ülkesinin bile yüzde 40 altında bir fiyata satıldığını hatırlatan Saydan şunları söyledi: “Bu nedenle firmalar kar etmedikleri bir ürünü Türkiye yerine başka ülkelerde satmaktadırlar. İlaç fiyatlandırmasında hesaplanan kur güncellenmeden, fiyatlar üreticiyi veya ithalatçıyı rahatlatacak boyuta gelmeden bu ilaçlara ulaşılmak vatandaş için oldukça sıkıntılı olacaktır. Aynı zamanda tedaviye yeni sunulan ilaçlarda fiyat politikası değiştirilerek ülkemiz insanlarının yeni ilaçlara ve tedavilere ulaşması sağlanmalıdır.Unutmayınız ki, bulunamayan ilaç en pahalı ilaçtır.”»

MERHABA GAZETESİ

Eczacı İşverenler: Bulunmayan ilaçların çözümü için döviz kuru güncellenmeli

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, piyasada bulunmayan ilaçlar için döviz kurunun güncellenmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye’de ilacın en ucuz Avrupa ülkesinin bile yüzde 40 altında bir fiyata satıldığını hatırlatan Saydan, “Bu nedenle firmalar kar etmedikleri bir ürünü Türkiye yerine başka ülkelerde satmaktadırlar. İlaç fiyatlandırmasında hesaplanan kur güncellenmeden, fiyatlar üreticiyi veya ithalatçıyı rahatlatacak boyuta gelmeden bu ilaçlara ulaşılmak vatandaş için oldukça sıkıntılı olacaktır. Aynı zamanda tedaviye yeni sunulan ilaçlarda fiyat politikası değiştirilerek ülkemiz insanlarının yeni ilaçlara ve tedavilere ulaşması sağlanmalıdır. Unutmayınız ki bulunamayan ilaç en pahalı ilaçtır.” dedi.

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, eczacıların ve hastaların ilaç alırken yaşadığı sıkıntıları, piyasada bulunmayan ilaçları ve eczacıların beklentilerini düzenlediği basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı. Son yıllarda sağlıkta dönüşüm adı altında bir proje sürdürüldüğünü, bu proje ile vatandaşların sağlığa erişiminin paralı hale geldiği belirten Saydan, şu görüşleri dile getirdi: “Vatandaşlarımız herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurduğunda muayene ücreti ödemektedirler. Halbuki, bir asgari ücretli için ödenen primin yüzde 33 u yani 133 TL’lik kısmı genel sağlık primi olarak ödenmektedir. Ayrıca reçete yazıldığında vatandaşın cebinden ‘reçete yazılma’ ücreti olarak, 3 kalem ilaca kadar 3 TL ve sonraki her kalem için 1 TL ilave ücret çıkmaktadır. Diğer taraftan doktorun yazdığı ilaç için çalışanlardan yüzde 20, emeklilerden yüzde 10 katılım payı alınmaktadır. Doktorun yazdığı ilaç eğer SGK’nın o ilaç grubu için belirlediği bedelin üzerindeyse, vatandaşımız ayrıca ‘pahalı ilaç’ fark ücreti ödemektedir.”

YARIN GAZETESİ

Sağlıkta katılım payı isyanı

Çalışanlar ile emeklilerden alınan 11 farklı katılım payı alınıyor. Yurttaşın ödediği katılım payı AKP döneminde yüzde 45’e çıktı.

Çalışanlar ile emeklilerden hastane, eczane ve emekli maaşı üzerinden alınan 11 farklı katılım payı yurttaşları isyan ettiriyor. İlaç katılım payı, muayene katılım payı, reçete ücreti, tetkik farkı ücreti, erken muayene farkı gibi farklı isimlerle alınan ücretler, ekonomik zorluklarla boğuşan hastaların belini büküyor. Yurttaşlar, “Katkı payları hayatımızı perişan ediyor. Sağlıkta attığımız her adıma, para veriyoruz. Paran kadar sağlık hizmeti alıyorsun, sosyal devlet uzun zamandır yok” dediler. CHP Manisa milletvekili, eczacı Özgür Özel ise yurttaşlardan alınan katkı katılım payları oranının yüzde 12’den, AKP iktidarı döneminde yüzde 45’e çıktığını vurgulayarak “Bazı ülkelerde bir, bazılarında iki katılım payı alınıyor. 11 farklı katılım payı alan tek ülke Türkiye” diye konuştu.

AKP ile artan sağlık harcamalarının faturası yine yurttaşa kesildi. Çeşitli isimlerle alınan farklı katılım payları çalışan SGK’lı yurttaştan, hastane ve eczane kanalından alınıyor. Emekli olan yurttaşlar da ise eşdeğer ilaç fiyat farkı eczaneye ödeniyor, bunun dışında kalan katılım paylarının tamamı emekli maaşından kesiliyor. Birçok emekli, halen bu kesintileri tam olarak bilmiyor ve maaşındaki kesintiyi gördüğünde şaşırıyor, bazen de bunun sorumlusu olarak bankayı görüyor. Bu kesintiler nedeniyle yurttaşlar, çok sayıda katılım payı vermemek için çoğu zaman belli bir fiyatın altında olan ilaçları doktora gidip muayene olmadan direk eczaneye giderek parasıyla alıyor. Bu noktada da bilinçsiz ilaç kullanımı gündeme geliyor.

CHP milletvekili ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi Özgür Özel, bütün dünyada sosyal güvenlik sistemlerinin, hastayı maliyetin farkına vardırmak amacıyla katılım payları aldığını ancak ülkemizde alınan katılım paylarının “hastayı maliyeti karşılamaya ortak etmekte kullanıldığını” söyledi. Özel, “Eskiden emekliler yüzde 10, çalışanlar yüzde 20 ile tek çeşit katılım payı öderken, kronik hastalar hiç ödeme yapmazdı. Şimdi hasta ile ilaç arasına paradan örülen duvarın kalınlığı yüzde 45’lere yaklaştı” diye konuştu. Katılım paylarına son olarak dakikalarca beklenerek telefon ile alınan randevunun da eklendiğini ve sayının 11’e çıktığını anımsatan Özel, özetle şunları kaydetti:

“Katkı ve katılım payı, orta ve uzun vadede halk sağlığı ve devlet için de tehlikeli. İnsanların, katılım payı ödememek için doktora gitmeden ilaç alabiliyorlar. Birçok hastalık erken evrede tespit edilecekken, iş işten geçtikten sonra farkediliyor, sonra daha fazla hasta olarak devletin karşısına çıkıyor. İktidar çaktırmadan, adeta katılım payını yankeseci gibi alıyor. Bir ülkenin, hükümetinin samimiyeti, sağlık politikalarını ve sosyal güvenlik uygulamalarını nasıl yaptığı ile belli olur. AKP, sosyal devlet anlayışına zıt işler yapmaktadır. ”

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan da son yollarda Sağlıkta Dönüşüm adı altında sürdürülen proje ile yurttaşların sağlığa erişiminin paralı hale geldiğini belirterek “Herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurulduğunda muayene ücreti ödeniyor. Halbuki bir asgari ücretli için ödenen primin yüzde 33’ü, yani 133 TL’lik kısmı genel sağlık primi olarak ödenmektedir” dedi.

İşte ödeme listesi

– İlaç (%10-20)

– Muayene (5-12)

– Reçete (3 TL)

– Eşdeğer ilaç (en ucuz+%10)

– Kutu başına ek 1 TL

– Özel hastane (%90’a kadar)

– Tetkik

– Erken muayene

– Öncelikli tetkik

– İstisnai hizmet

– Telefonla randevu

CUMHURİYET GAZETESİ

bottom of page