Kanser, tansiyon ve diyabet ilaçları neden bulunamıyor?
- nurten23
- 1 gün önce
- 3 dakikada okunur

Kanser, tansiyon ve diyabet ilaçları neden bulunamıyor? Uzmanlar gdh'a anlattı: “İlaç var ama raflarda yok”
Türkiye’de 300’den fazla ilacın uzun süredir bulunamadığı belirtiliyor. Kur farkı ve stokçuluk nedeniyle kanser, diyabet gibi hayati ilaçların yanı sıra en basit ilaçlarda bile kriz derinleşiyor. Uzmanlar, sorunun yapısal olduğunu ve aciliyet kazandığını gdh'a anlattı.

Türkiye ilaç piyasasında yaklaşık 8 bin kalem ilaçtan 300'den fazlası uzun süredir bulunamıyor.
Yokluğun temel nedeni olarak, ilaç fiyatlandırmasındaki Euro kurunun gerçek piyasa kurunun çok altında kalması ve firmaların kur güncelleme beklentisiyle stok yapması gösteriliyor.
Bulunmayan ilaçlar arasında kanser, diyabet, tansiyon, kalp hastalıkları, bağışıklık sistemi ilaçları, bazı insülinler ve çocuk şurupları gibi hayati önem taşıyan tedavi grupları öne çıkıyor.
Son dönemde Türkiye’de bazı hayati ilaçlara erişimde ciddi zorluklar yaşandığı belirtiliyor. Kanser ilaçları, insülinler, grip aşıları, romatizma ve göz ilaçları gibi pek çok ilacın piyasada bulunamadığı, bu durumun hem hastaları hem de eczacıları zor durumda bıraktığı ifade ediliyor.
Türk Eczacıları Birliği Eski Başkanı Erdoğan Çolak ve Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan, gdh’a yaptıkları değerlendirmelerde, krizin temelinde sabit kur uygulaması, firmaların fiyat artışı beklentisiyle ürün sevkiyatını kısıtlaması ve sistemsel sorunların yattığını öne sürüyor.
“Piyasa 8 bin kalem ilaçla dönüyor”
Türk Eczacıları Birliği Eski Başkanı Erdoğan Çolak, Türkiye ilaç piyasasının 8 bin kalem ilaçla döndüğünü, bunlardan 300'e yakın ilacın uzun süredir piyasada bulunmadığını ve bu sayının her yıl yüzde 10-15 artarak devam ettiğini belirtti.
Çolak'a göre bu durum, son 10 yıldır süren ve yapısal hale gelmiş bir sorun. Son bir ayda ise ilaç firmalarının zam beklentisi nedeniyle depolara ürün sevkiyatını, depoların da eczanelere sirkülasyonu kısıtlamasıyla sorun daha da derinleşti. Bulunamayan ya da zor bulunan ilaçlar arasında kanser ilaçları, İdiopatik Ürtiker ilaçları, astım, romatoit artrit ilaçları, bazı insülinler, grip aşıları ve göz ilaçları gibi hayati öneme sahip ürünler bulunuyor.
İlaç krizi en çok onları etkiliyor
TEİS Genel Başkanı Nurten Saydan, piyasada bulunamayan ilaç sayısının resmi verilerin katbekat üzerinde olduğunu vurgularken, bu krizden en çok kronik hastalıkları olan yaşlılar ve çocuklar gibi hassas grupların etkilendiğini ifade etti.
Saydan, kanser (kemoterapi ilaçları), diyabet (insülinler), tansiyon ve kalp hastalıkları ilaçları ile bağışıklık sistemi hastalıklarına yönelik biyolojik ajanların en çok aranan ancak bulunamayan gruplar olduğunu söyledi. Erdoğan Çolak da, hasta için ilacın hayati önemi olduğunu ancak en çok sıkıntıyı kronik hastalığı olan yaşlılar ve çocukların çektiğini belirtti.
İlaç yokluğunun temelinde ne var?
Nurten Saydan, basit ağrı kesicilerin dahi kaybolmasının temel sebebinin, İlaç Fiyat Kararnamesi'ne göre uygulanan sabit Euro kurunun (21,67 TL) gerçek piyasa kurunun (yaklaşık 49 TL) çok altında kalması olduğunu açıkladı.
Bu büyük fark yüzünden ilaç firmaları, kur güncellemesi beklentisiyle ilaç arzını kısıtlıyor veya erteliyor. Saydan, zam beklentisiyle firmaların ve ecza depolarının stok yaptığını, zam gelir gelmez "yok" denilen ilaçların bir anda piyasaya sürüldüğünü belirterek, Sağlık Bakanlığı'nın İlaç Takip Sistemi üzerinden denetimleri artırmasını ve caydırıcı önlemler almasını talep etti.
Erdoğan Çolak da, bu kısıtlı sevkiyatın nedeninin ilaçta zam beklentisi olduğunu ve hastaların ilaç bulmak için eczane eczane dolaştığını teyit etti.
Eczacılar ekonomik ve psikolojik baskı altında
Nurten Saydan, ilaç yokluğu krizinin eczacılar üzerinde hem ekonomik hem de psikolojik baskı yarattığını dile getirdi. Eczane giderlerinin son yıllarda anormal biçimde arttığını (kira, personel, vb.) ancak karlılık oranlarının aynı kaldığını belirten Saydan, birçok eczacının ayakta kalmakta zorlandığını, hatta zararına satış yapmak zorunda kaldığını söyledi.
Erdoğan Çolak da son beş yılda gelir-gider dengesinin anormal biçimde bozulduğunu vurguladı. Saydan ayrıca, ilaç bulamayan halkın öfke ve hayal kırıklığını eczacıya yansıtması nedeniyle meslektaşlarının sözlü ve fiziki şiddete maruz kaldığını ifade etti.
Sorunun çözümü için neler yapılabilir?
Uzmanlar, sorunun geçici değil, yapısal bir kriz olduğunu vurgularken çözüm önerilerini de sıraladı:
Kısa Vadeli Çözümler:
Erdoğan Çolak: Başlangıçta ilaç karlılığı arttırılmalı ve İlaç Fiyat Kararnamesi güncellenmeli.
Nurten Saydan: İlaç fiyatlandırmasındaki sabit kur, Şubat 2026 beklenmeden derhal gerçekçi seviyeye çekilmeli (kur revizyonu). Bakanlık, ilaç akışını kesen firmaları tespit edip yaptırım uygulamalı.
Uzun Vadeli Çözümler:
Erdoğan Çolak: Ulusal bir ilaç politikası oluşturulmalı, konu muhatapları ile masaya yatırılmalı. Devlet, ilaç politikasını ucuz ilaca bağlamaktan vazgeçmeli; çok yönlü ve çok boyutlu ele almalı. Sağlık, anayasal bir hak olarak devlet güvencesinde olmalı.
Nurten Saydan: İlaç Fiyat Kararnamesi köklü revizyondan geçmeli, kur bazlı fiyatlandırma modeli terk edilmeli veya yılda birden fazla (üç-dört kez) kur güncellemesi yapılmalı. Milli ilaç üretimi ve yerelleşme stratejik olarak desteklenmeli. Eczacılık hizmetlerinin sürdürülebilirliği için meslek hakkı uygulaması getirilmeli ve eczacı kar oranları enflasyona göre güncellenmeli.
İlaç bulamayan vatandaşlar ne yapmalı?
Nurten Saydan, ilaç bulamayan vatandaşların yapması gereken en pratik şeyin, eczacının önerisiyle muadil (eşdeğer) ilaçlara yönelmek olduğunu belirtti. Muadil ilaçların orijinal ile aynı etken maddeyi içerdiğini, Sağlık Bakanlığı onaylı ve etkinlik/güvenilirlik açısından aynı olduğunu vurguladı. Saydan, muadil ilaçların kalıcı bir çözüm olmadığını, zira piyasada bir etken madde yoksa genelde tüm markaların etkilendiğini ancak kısa vadede tedavinin aksamaması için en akılcı yol olduğunu ifade etti.
Eczacılar, ilacı bulamayan hastayı muadile yönlendirme, diğer eczanelerle iletişim kurarak ilaç arama veya doktorla görüşerek alternatif tedavi reçete ettirmesini tavsiye etme gibi yöntemlerle destek oluyor.