top of page

T.C.GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞINA SENDİKAMIZCA YAPILAN BAŞVURU(Üye eczacılarımızdan defter tasdiki e


teis yeni

25/12/2015/ TEİS2015-47

Sn Bülent TÜFENKCİ

T.C.GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI

Dumlupınar Bulvarı No:151 Eskişehir Yolu 9.km.

06800 Çankaya ANKARA

         Konu : Üye eczacılarımızdan defter tasdiki esnasında istenen Ticaret Sicil Numarası ya da MERSİS numarası hk.

         Eczane sahibi üyelerimizden gelen yoğun başvurulardan elde ettiğimiz bilgiye göre, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 39. Maddesi dayanak gösterilerek eczacıların Ticaret Sicil Numarası ya da MERSİS numarası alması gerektiği , bu numarayı almamış olanların bazı noterlerce defter tasdiklerinin yapılmadığı bilgisine ulaşılmış olup, bu tip uygulamalar üyemiz eczane sahibi eczacıların tabi olduğu 6197 Sayılı Kanun başta olmak üzere bir çok kanuna aykırı olduğu gibi, söz konusu talebe dayanak olarak gösterilen 6102 Sayılı Kanun ve ilgili mevzuatına da aykırı olup, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nda tanımlanmış olan “tüccar” tanımı ile 6102 Sayılı Kanundaki “tacir” tanımının karıştırılmasından kaynaklandığını düşündüğümüz bu sorunun  giderilmesi ve defter tasdiki işlemlerinde Eczacı Odası Kayıt numarasının yeterli görülmesi gerekmektedir. Şöyle ki ;

         213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 154. maddesi ve diğer maddelerde tanımlanmış olan tacirin çoğulu anlamındaki “tüccar” tanımı, 6102 Sayılı Kanundaki “tacir” tanımından farklı olup, Vergi Usul Kanunundaki tüccar tanımına göre “iş yeri açılmamış olsa bile ticaret siciline veya mesleki bir teşekkülle kaydolmuş” kişiler yaptığı iş hacmi, büyüklüğü, cirosu ne olursa olsun tüccar sayılmıştır. Bu tanıma göre iş hacimlerine, yıllık mal alış ve/veya mal satış tutarlarına göre birinci sınıf tüccarlar, bilanço esasına göre; ikinci sınıf tüccarlar ise işletme hesabı esasına göre defter tutma zorunluluğunda olup, söz konusu tanımlama başlangıçta da belirttiğimiz gibi çiftçiler dahil tüm vergi mükelleflerinin ve işletmelerin Vergi Mevzuatına göre sınıflandırılması için yapılmış bir düzenlemedir.

         Bu çerçeveden bakıldığında; 2011 yılında yayınlanan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa göre “esnaf” ve “tacir” sınıflandırması meslek gruplarına ya da işletmenin yaptığı ciroya göre değil, yapılan işin vasfına yani şahıs şirketleri de dahil olmak üzere sermaye temelli kuruluşlar ile diğer işletmelerin ayrımına yönelik olarak belirlendiği açıkça görülmektedir.

         Diğer taraftan yapılan son düzenleme ile; 6197 sayılı Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkındaki özel yasamız,kimlerin ne hal ve şartlarda eczacılık yapabileceklerini, eczane açabileceklerini belirlemiş, eczanelerde satılabilecek ürünleri de sınırlandırmıştır. Bir eczane sahibi eczacı, bu kanunda sayılanların haricinde ürün satamayacağı gibi, bu ürünleri de toptan ya da eczanesinin dışında reklam, kampanya ve internet gibi aracıları kullanarak da satamaz. Yani 6197 Sayılı özel yasamızda yapılan yeni düzenlemeye göre eczanelerimizin tacir vasfına sahip olmadığı belirginleşmiştir.

         6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 15. Maddesine göre ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan kişiler hukuki olarak “esnaf” olarak tanımlanmış olup, bu yüzden; eczacıların belli bir eğitim sonrası, belirli bir sermaye limiti olmadan açtıkları ve 6197 Sayılı Kanun gereği bilfiil başında bulunarak çalıştıkları iş yerleri olan eczaneler hukuki tanım olarak “şirket” sınıfına, eczacılar da “tacir” sınıfına girmemektedir.

         Zira; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 11. Maddesine göre ticari işletme “esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan” işletmeler olarak tanımlanmış olup, eczacıların böyle bir hedefi söz konusu olamayacağından ve kuruluşları gereği kendi özel kanunlarına göre kendi özel düzenlemeleri çerçevesinde açıldıklarından; Türk Ticaret Kanununa göre Tacir olarak değil, ancak yine aynı kanundaki sınıflandırmaya göre hukuki manada “esnaf” olarak sınıflandırılmaları mümkündür.

         Diğer taraftan; yine 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 11. Maddesine istinaden 21/07/2007 tarih 26589 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Esnaf Ve Sanatkâr İle Tacir Ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararına göre de;

“…Esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerini aşanların kendileri istemedikçe ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki odalara kayıt için zorlanmaması,…” hükme bağlanmıştır.

         Yani, bu düzenleme ile; esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerini aşanların kendileri istemedikçe ticaret siciline kayıt için zorlanması mümkün olmayıp, yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerinin altı katını aşanların ticaret siciline kayıtlarının aktarılması da bağlı bulundukları odanın bildirimiyle mümkün olabilecek olup, yine 6197 sayılı özel yasamız ve 6643 Sayılı Türk Eczacıları Birliği ve ilgili mevzuatlar gereği böyle bir aktarımın yapılabilmesi de mümkün değildir.

2 Ocak 2014 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren değişiklik ile 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasına “Eczaneler için ayrıca başka herhangi bir kurum veya kuruluştan kayıt veya onay belgesi aranmaz.” hükmü eklenmiş olduğundan ve yine 12 Nisan 2014 tarihli Eczaneler Hakkındaki Yönetmeliğin 13. maddesinin 1. fıkrasında yer alan  “Ruhsat düzenlenen eczaneler için belediyeden ayrıca bir iş yeri ruhsatı alınması ve belediyeye harç ödenmesi gerekmez. Herhangi bir Kurum veya Kuruluştan kayıt veya onay belgesi aranmaz.” hükmü getirilmiş olduğundan, eczacılardan yürürlükte olan  hiçbir yasal düzenlemeye göre herhangi bir resmi işlemi gerçekleştirebilmesi için, herhangi bir kurum ya da kuruluştan, herhangi bir belge alma zorunluluğu bulunmamakla birlikte, ticari belgelerinin üzerine de Vergi Usul Kanununda belirtilen bilgi ve ibareler ile eczacılık mevzuatına ait bilgi ve ibarelerden başka bir bilgi ya da ibare koyma zorunluluğu da bulunmamaktadır.

         Ne Türk Ticaret Kanunu ve ilgili mevzuatına , ne de Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkındaki Kanun ve ilgili mevzuatına göre eczacıların  “tacir” olarak sınıflandırılması mümkün olmayıp, Vergi Usul Kanunu çerçevesinde yapılan düzenlemeler ve tanımlar dayanak kabul edilerek 6102 sayılı Kanundaki tanımların değiştirilmesi, genişletilmesi ve oluşturulan bu yeni tanım çerçevesinde işlem yapılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Dolayısıyla ;  konu hakkında üye eczacılarımız başta olmak üzere tüm eczane eczacılarının yaşadığı ve yaşayabileceği mağduriyetlerin önlenmesi amacıyla, bakanlığınızca Nace/meslek kodu 47.73.01 olan eczanelerin de 6102 sayılı Kanuna göre Esnaf ve Sanatkar kapsamında olduğu göz önünde bulundurularak, üye eczacılarımızdan Ticaret Sicil Numarası veya MERSİS numarası istenmemesi, eczacı odası sicil numarası ile defter tasdiki işlemlerini  gerçekleştirebilmelerinin sağlanması için gerekli açıklamanın tarafımıza ivedilikle yazılı olarak bildirilmesi için gereğini bilgilerinize arz ederim.

Ecz. Nurten SAYDAN

                                                                  TÜM ECZACI İŞVERENLER SENDİKASI

                                                                                  GENEL BAŞKANI

bottom of page