top of page

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM EN FAZLA ECZANELERİ DÖNÜŞTÜRDÜ…


hatice-teis-nurten

TEİS Başkanı Nurten Saydan: Sağlıkta dönüşüm, en fazla eczaneleri dönüştürdü

Sağlıkta dönüşüm programının en çok eczacıları etkilediğini söyleyen Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Başkanı Nurten Saydan, “Sağlıkta dönüşüm diye başlayan bir projenin sanki tek aktörü eczacılar ve eczanelermiş gibi, dönüştürülen sürekli biz olduk” açıklamasında bulundu. Sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde eczanelerle ilgili geçmiş 50 yıldan daha fazla değişikliğin son 10 yılda gerçekleştiğini söyleyen Saydan, Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice Pala Kaya’nın sorularını yanıtladı.


da82b544119ad1e4658f4c81c0dce630-bpthumb

Hatice Pala Kaya /Medikal Akademi Ankara Temsilcisi

Sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde bugüne kadar eczacıların meslek hakkı konusunda ne gibi gelişmeler yaşandı? Talepleriniz karşılandı mı?

Nurten Saydan: Son 10-15 yıldır eczacılık mesleği sürekli düzenlemeler yapılan bir meslek olarak hep gündemde kalmıştır. Sürekli bu meslek için yeni uygulamalar yürürlüğe sokulmuş ve bu meslek üzerinde 50 yıldır olmadığı kadar yapılan değişikliklere, oldu bittilere muhatap edilmiştir. Sağlıkta dönüşüm diye başlayan bir projenin sanki tek aktörü eczacılar ve eczanelermiş gibi, dönüştürülen sürekli biz olduk. Bugüne kadar süre gelen tüm sağlık sorunlarının sebebi eczacılarmış gibi davranıldı ve eczanelerimizin güçsüzleşmesine sebep olan birçok yeni kurallar getirildi.

Sağlıkta dönüşüm programı sayesinde daha önce literatürümüzde olmayan terimleri öğrendik. Muayene ücreti, ilaç farkı, eşlenik ilaç, kamu kurum ıskontosu gibi terimler artık mesleki hayatımızın bir parçası. Oysa kurulduğumuz günden bu yana dile getirdiğimiz meslek hakkı konusunda hiçbir gelişme yaşamadık. Artık bu terimin de literatürümüzde acilen yer almasının sağlanmasını bekliyoruz. Sağlıkta dönüşümü sadece ilaç fiyatını ucuzlatmak olarak algılayıp, eczanelerin can damarını kesenlerin özel hastanelere ödenen ücretlerin sürekli artmasına ise seyirci kalmalarına bir anlam verememekteyiz. Sendika kurulduğu günden itibaren bu sorunlar yumağını çözmek için uğraşıyoruz. Ne yazık ki biz çözdükçe ardından yenileri eklenmeye devam ediyorlar.

Son günlerde gündemdeki konulardan bir tanesi eczanelere konulması mecburi tutulan ısı-nem cihazı düzenlemeleri. Bu düzenlemeler eczane ekonomilerini nasıl etkileyecek? İstenilen amaca hizmet edecek mi?

Nurten Saydan: Bildiğiniz gibi eczacılıkla ilgili yasal mevzuatta bir takım değişiklikler yapıldı, yeni uygulamalar hayata geçirildi. 6197 Sayılı Eczacılık Kanunumuzla getirilen bazı düzenlemelerin uygulamada ortaya çıkardığı zorluklar nedeniyle yeniden düzenleme yapılması yönündeki uğraşılarımız sonucu yönetmelik değişikliği yayımlanarak hayata geçirildi. Ancak bu değişiklikle de özellikle dünyanın hiçbir yerinde örneği olmayan eczanelere ısı- nem takip cihazı konulması uygulamasından hala vazgeçilmemiş olması, eczanelere bu aygıtların alınması zorunluluğunun devam etmesi ekonomik açıdan artık nefes alamaz hale gelen eczanelerimiz için ekstra bir yük getirmekten, bu cihazları ithal eden firmaların satmasını sağlamaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Bunun eczaneler için büyük problemler doğuracağını devamlı olarak söylememize rağmen maalesef bu konuda öteleme istekleri haricinde hiçbir çalışma yapılmamaktadır. Yurtdışında yaptığımız araştırmalarda hiçbir gelişmiş ülkede böyle bir uygulamanın olmadığını gördük. Fransızlar ilaçların ambalajlama yönetmeliğinde iklim zonlarının esas alındığı bu nedenle ilaçların uygun ambalajlandığı durumda ısı ve nemden etkilenmeyeceğini söylüyorlar. Avrupa’nın birçok ülkesinde de bu sorunu ambalaj teknikleriyle çözdükleri görülüyor. Oysa bizde ilaç firmalarına bir ambalaj yönetmeliği uygulatmak yerine, eczanelerimizi ambalaja uydurmak şartı koşuluyor.

Eczanelerimizi istedikleri ısıda ve nemde sabit tuttuğumuzu varsaysak bile bu ilaçların ilaç fabrikalarından depolara, depolardan eczanelere gelinceye kadar hangi iklim şartlarına mazur kaldığını gözardı mı edeceğiz? Konu sadece eczanemize bir ısı nem cihazı asmakla bitse, eczacı her defasında karşısına çıkarılan yeni bir masraf fikrine alışık, bunu eczanesine asmaktan kaçmaz ancak bu ısı ne nem şartlarını sürekli korumak için klima, jeneratör ve diğer araç gereçlerin stabil bir şekilde çalışmasının ne kadar imkansız olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle kesinlikle ilaçların ambalajlanması iklim koşullarına uygun olarak yapılmalıdır.

İkinci eczacı konusunda ne düşünüyorsunuz?

Nurten Saydan: Ülkemizde bulunan tüm eczacıların istihdamı tabii ki bizleri yakından ilgilendirir. Tabii ki tüm eczacıların refah seviyesinin en yüksek seviyede olması bizi mutlu eder. Ancak bu konudaki önlemleri almak eczacıların işi değil devletin politikaları olmalıdır. Öncelikle gereğinden fazla açılmış olan eczacılık fakültelerinin uygun sayıya indirilmesi gerekir. İstihdam edilemeyecek kadar eczacı mezun edilmesine bir son verilmelidir. Eczane sahibi bir eczacı sonuçta bir işletme sahibidir ve işletmesinin ayakta kalması için birçok ekonomik önlemi almak zorundadır. Bize dayatılan bu 2. eczacı uygulaması birçok eczacıyı zor durumda bırakmaktadır.

Eczacı kiminle çalışacağına kendi karar verdiği gibi ne kadar ücret ödeyeceğine de (asgari ücretin altında olmamak şartıyla) kendisi karar verir. Bu yönetmelik maddesinde eczacının cirosuna bağlı olarak kaç tane eczacı çalıştıracağı ve ne kadar ücret vereceği belirlenmiştir. Tabii ki meslektaşlarımızın iyi ücretler alarak çalışmasından memnun oluruz ancak bu parayı zorla ödeyen başka bir meslektaşımızın yavaş yavaş batmasını da görmek istemeyiz. Kamuda çalışan eczacılara bu miktarda bir ücret ödemesi yapılmazken eczacının eczacıya vereceği ücreti belirlemek son derece dayatmacı bir tutumdur. Eczane sahibi bir eczacı, yanında çalıştırdığı bir kişiden sağladığı yarara göre bir ücreti kendisi belirleyecek yeteneğe sahiptir.

Bazı meslektaşlarımızın cirosu yüksek olan eczanelerin bu parayı ödemesinde ve bir kaç eczacıyı istihdam etmesinde sıkıntı olmadığını düşündüğünü biliyorum. Ancak bu durum bulaşıcı bir hastalık gibidir. Bugün yıllık 3 milyon cirosu olan eczaneye dayatılan bu durum yarın yıllık 500 bin cirosu olana da dayatılabilir. Bu nedenle 23 bin eczacıdan birinin başına gelen bir olay hepimizi ilgilendirmelidir ve inanın ki aynı şeyin bizim başımıza gelmesi de çok yakındır.

Zorunlu standart tabela uygulaması hakkında bilgi verir misiniz? Tabelaların tek tip olması ile hedeflenen nedir? Eczanelerde yenilenecek tabelalar ne gibi ek maliyetler getirecek?

Nurten Saydan: Her eczanenin konumu, şekli, büyüklüğü, iş hacmi ve bulunduğu bölgenin ekonomik ve fiziki kuralları gereğince farklılıkları vardır. Eczanelerin buna uygun olarak tabelalar yaptırması söz konusudur. Tabelaları tek tip yaparak eczaneler arasında rekabeti ortadan kaldırmak hedeflenmekteymiş. Eczaneler artık birbirleriyle değil aktarlarla, medikallerle, süper marketlerle, zincir mağazalarla ve internet üzerinden satış yapan firmalarla rekabet etmeye çalışıyor. Zaten satış yapmamızı engellemek için kamu kuruluşları her gün bir engel çıkarıyor.

Örneğin; Tarım Bakanlığı mama satmak için Tarım Bakanlığı’ndan belge almalısınız yoksa ceza yazarım diyor, Sağlık Müdürlüğü camlara hiçbir yazı asmayın adeta bırakın aktarlar assın diyor, Sağlık Bakanlığı medikal malzemeler artık tıbbi cihaz oldu siz satmayacaksınız medikaller satacak diyor, Çalışma Bakanlığı sanki çalışma saatlerini biz belirliyormuşuz gibi neredeyse elemanlarınızı pamuklara sarın diyor.

Kısacası bizi ekonomik anlamda yok etmek için adeta herkes elinden geleni yaparken bizi korumakla yükümlü olanlar da neredeyse onlardan geri kalmamak için eczaneleri tek tipleştirmekle kalmıyor bir taraftan da yeni masraflar açıyor. Bu arada farklı iskonto oranlarıyla eczacıları sınıf sınıf ayıranların tabela ile herkesi tek tip haline getirmeye çalışması da ilginç bir çelişki doğrusu. Eczanelerin cirolarına göre farklı renklerde tabela uygulamasını nasıl düşünemediler, şaşırdık doğrusu!

Nurten Saydan: Eczanelerde yenilenecek tabelaların minimum 4 bin liraya mal olduğunu söyleyen Saydan, “Yeni düzenlemeyle 25 bin eczane tabelalarını değiştirerek, önceki tabelaları yani 100 milyon lirayı çöpe atacaklar” dedi. Eczacılara yeni tabelaların büyük külfet getireceğini söyleyen Saydan, “Yeni tabelaların hiç bir kamu yararı yok.

Sendikamız tarafından hukuka aykırılığı nedeniyle Danıştay 15. Dairesinde yürütmenin durdurulması ve iptali istemi ile dava açılmış olmasına rağmen, bazı şehirlerde meslektaşlarımızın eczane tabelaları sağlık müdürlüklerince sökülmektedir. Vergileri ödenen levhaların sökülmesi hukuki değildir. Sendika olarak dava açtığımız için konu mahkemeliktir. Bu yanlış uygulamadan bir an önce dönülmeli ve eczacıların levhalarına dokunulmamalıdır ” diye konuştu.

MEDİKAL AKADEMİ 

Comments


bottom of page