top of page

BASIN TOPLANTISI….


mado

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Ecz. Nurten Saydan ‘ın 8 Mart Dünya kadınlar günü münasebeti ile ilgili konuşma metnidir.

ECZACILAR:  “KADINA KARŞI ŞİDDET ARTIK BİTSİN”

KADINA VE SAĞLIK ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ŞİDDET İNSAN HAKLARI İHLALİDİR”

       Değerli basın mensupları,

7 MART

Her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından belirlenmiş uluslararası bir gün olan Dünya Kadınlar Günü,  insan hakları temelinde, kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır. 1857 yılında Amerika’nın New York şehrinde düşük ücretle insanlık dışı koşullarda çalışan emekçi kadınlar mücadele ederek, bugünün temelini oluşturmuşlardır.

            8 Mart’ı kutlama havasında geçiremiyoruz, çünkü tüm dünyada ezilen, şiddete uğrayan kadınlar bizleri derinden etkiliyor ve isyan ettiriyor. Her geçen yıl kadına karşı evde, iş yerinde, okulda, sokakta şiddetin artarak devam etmesi, kabul edilebilir bir durum değildir.

Bugün dünyada kadınların yüzde 36’sı, Avrupa’da yüzde 25’i,Türkiye’de ise kadınların yarısı yani yaklaşık olarak 20 milyonu şiddete uğruyor.  Türkiye’de 2008’de 80 kadın öldürülürken bu rakam, 2014’de 294’e yükselmiştir. Sadece 2015 Ocak ayında 25 kadın öldürülmüştür.

            Değerli basın mensupları,         

         Dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye’de biz kadınlar değişik biçimlerde şiddete uğruyoruz. Özellikle meslek mensubu ve sağlık personeli kadınlar bu olumsuzluktan en çok etkilenen kesim olmaktadır. Kadınların eğitimden yoksun bırakılarak eve mahkum edildiği, ekonomik faaliyetinin yasal ve geleneksel birçok engelle kısıtlandığı, çalışma yaşamında bin bir haksızlık ve ayrımcılıkla karşılaştığı, toplumun en fakir kısmını oluşturduğu ve kendi kaderine terk edildiği koşullarda, şiddetin ilk hedefi de doğal olarak en korumasız ve zayıf kesimi biz kadınlarız!

         Dünyada kadına yönelik şiddet, özellikle ekonomik, siyasal ve etnik sorunlarla iç içe geçerek artmaktadır. Bugün dünya üzerinde yaşayan kadınların yarısı eşlerinden şiddet görüyor. Namus, töre cinayetleri, koca-baba dayakları, işkence medyada magazinleştirilerek sunuluyor. Şiddete uğrayan kadının ne yaptığı, ne söylediği ya da nasıl giyindiği sorgulanıyor. Fiziksel, sözel ve cinsel şiddete uğrayan kadınların bunu hakkedip hakketmediği tartışılıyor; kurbanlar suçlanıyor, suçlular “mağdur” ilan ediliyor.

Değerli basın mensupları,

         Kadına yönelik şiddet, kadınların ve kız çocuklarının ,insan HAKLARI ihlalidir. Maddi ve manevi bütünlük hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, ifade özgürlüğü, eğitim hakkı ve çalışma hakkı gibi birçok hak ihlalini de içine almaktadır.

         Toplumsal yaşantımızda şiddeti o denli benimsemişiz ki dayağın mutlaka haklılık yönünün olduğunu düşünürüz. Okula başlayan küçük çocuklarımızı bile teslim ederken “hocam, eti senin kemiği benim” diyerek daha küçücük beyinlere ve bedenlere bunun gerekliliğini vurgulayarak, başkalarının bedenlerinin üstünde hak sahibi olduğunu öğreterek başlarız eğitime.

TÜRKİYE’DE KADINLARIN YARISI ŞİDDET MAĞDURU

         Türkiye’de güncel gelişmelere baktığımızda tablo kadınlar açısından çok karanlık.

         TÜİK verilerine göre 2014 yılında Türkiye’nin nüfusu 77.695.904 olmuştur. Bunun %49,8’ini kadın nüfus, %50,2’sini erkek nüfus oluşturmaktadır. Bizim mesleğimizde de ülke genelinde eczacıların % 53,3’ü kadındır. TEİS üyelerinin ise % 54,7’si kadın eczacıdır.

Kadın nüfusun

%24’ünü 0-14 yaş grubu,

%5’ini 15-17 yaş grubu,

%11,3’ünü 18-24 yaş grubu,

%31’ini 25-44 yaş grubu,

%20’sini 45-64 yaş grubu,

%7,9’unu 65-84 yaş grubu

%0,8’ini ise 85 ve daha yukarı yaştaki nüfus oluşturmaktadır.

         Uzmanlara göre ülke genelinde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı %39’dur. Varoşlarda bu oran %97’lere çıkıyor. Yaşadıkları fiziksel şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı %48.5. Herhangi bir sivil toplum örgütüne ve polis,savcılık dahil hiçbir kuruluşa başvurmayanların oranı %92’dir.

         Genel kanının aksine kırsal kesimde ve kentlerde kadına karşı şiddet oranı hemen hemen eşit düzeydedir. Sağlık çalışanlarına özellikle de bayan eczacılara da uygulanan şiddet oranı her geçen gün artmakta, özellikle de karışık mevzuat uygulamaları yüzünden uygulayıcı olmalarına rağmen, tüm eczacılar o uygulamaların sorumlusuymuş gibi görülmekte ve toplumda öfkenin hedefi haline gelmektedir.

Değerli basın mensupları,

         Hemen hemen her gün kadına yönelik bir şiddet, bir kadın cinayeti, vahşi bir tecavüz haberiyle sarsılıyoruz. Yerli ya da yabancı fark etmiyor, Türkiye’de kadına yönelen şiddetten herkes bir şekilde nasibini alıyor. Asıl korkutucu olan ise toplumun sıradan şiddet ve tecavüz olaylarına karşı artık duyarlılığını yitirmiş olmasıdır.

            Özgecan Aslan vahşetinin acısı daha çok taze, bir genç kız kaçırıldı, tecavüze uğradı, öldürüldü ve yakıldı. Özgecan Aslan sizin kardeşiniz, kızınız, arkadaşınız olabilirdi.

          Tecavüz kadınların sadece bedenlerine değil, doğrudan kişilik hak ve özgürlüklerine de yapılan bir saldırı ve şiddet biçimidir. Bir kadın istediği saatte, istediği yerde, kanunlara göre suç oluşturmayacak şekilde, istediği davranış içerisinde olabilir. Gece o saatte orada ne işi varmış demek gibi bir hakkı kimsenin bulunmamaktadır.

KADIN ECZACILAR GECE NÖBETLERİNDEN KORKUYOR

       Değerli basın mensupları,

      Bu ülkenin emekçi kadın eczacıları, kadın ve eczacı oldukları için mesleklerini icra ederken cinsiyetçi tutum ve davranışlarla karşılaşıyorlar. Hastalar genelde kadın eczacıya erkek eczacıdan daha fazla şiddet gösteriyor.  

         Kadın eczacılar olarak gece nöbeti tutuyor, fakat nöbetlerde yalnız kalmamaya gayret ediyoruz. Bu tarz sorunlar, saldırılar ve tehditler alıyor ve bu şartlar altında halkımıza sağlık hizmeti sunmaya devam ediyoruz.

KADIN CİNAYETLERİ SON 7 YILDA YÜZDE 1400 ARTTI

         Son 7 yılda kadın cinayetleri yüzde 1400 arttı. Sesimizi duyurmak için ülkede her gün artan kadın cinayetlerini, kadına şiddeti engellemek, bu konuda farkındalık yaratmak için bir şeyler yapmak ve çabalamaktan başka çaremiz yok. Artık bu şiddet olaylarının altında yatan sebepleri bir an önce aklın ve bilimin ışığında tartışmaya başlamalı, geçici çözümler yerine sorunu kökten çözecek, uygulamalar hayata geçmeli. Bunların  başında da eğitim ve hukuk gelmelidir.

         Sendika olarak sadece kadına uygulanan şirketi ön plana çıkarılarak erkeklere ve çocuklara uygulanan şiddeti gözardı etmek niyetinde değiliz. Biz biliyoruz ki bugün toplumun her kesiminde şiddet ve taciz alabildiğine sürmektedir. Gücü yeten herkes diğerine şiddet uygulamaktadır. Bugün dünya kadınlar günü nedeniyle kadına uygulanan şirketten bahsederken, erkeğe ve çocuğu uygulanan şiddeti de kınadığımızı ve ayıpladığımızı belirtmek isterim.

         Geldiğimiz bugünkü koşullarda kadınların sosyal hak ve özgürlüklerini kazanarak, tacize şiddete maruz kalmadan  insanca yaşamaları en büyük temennimizdir.

Artık kadına şiddet son bulsun diyor, bütün  kadınların  8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.

TEİS BASIN BÜROSU/07/03/2015


mado 1
?????????????????????????????????????
???????????????????????????????
?????????????????????????????????????

bottom of page