SAHTE OLARAK ÜRETİLEN REÇETE VE RAPORLARIN FATURASI ECZACILARA KESİLİYOR!
SAHTE E-RAPOR VE E-REÇETE YAZILMASI ENGELLENMELİDİR!
Sağlık hizmet sunucularının sistemleri üzerinde, hekimler tarafından Kurumun duyurduğu ve tanımladığı şekilde MEDULA sistemine elektronik ortamda kaydedilerek elektronik reçete numarası verilmiş olan reçeteler e-reçete (elektronik reçete) olarak tanımlanmaktadır. E- reçete olarak düzenlenmiş reçetelerde ayrıca kağıt çıktıya gerek olmayıp T.C. kimlik numarası ve Medula takip numarası ya da elektronik reçete numarasının olması reçete kaydı için yeterlidir. Sisteme reçeteyi alan kişinin T.C. sinin yazılması yeterli olup ayrıca imza alınmasına da gerek bulunmamaktadır.
MEDULA sistemini kullanan tüm sağlık hizmeti sunucuları tarafından elektronik ortamda düzenlenmiş olan ilaç kullanım ve muafiyet raporları E-Rapor (elektronik rapor) olarak adlandırılmaktadır. 01.11.2010 tarihi itibariyle Medula sistemini kullanan tüm sağlık hizmeti sunucularında E-Rapor uygulamasına geçilmiş olmasına ve raporların düzenlendiği sağlık kurumundan kayıt edilmesine rağmen sahte e-rapor üretilmesi bir türlü engellenememektedir.
Yaşanan soruna ilişkin yazılı açıklama yapan TEİS Genel Başkanı Ecz. Nurten Saydan “Bizler eczane eczacıları olarak ,eczanelerimize gelen hasta vatandaşlarımızın elektronik reçete ve raporlarının sahte olup olmadığını bilemeyiz, ayrıca sahteliğini tespit etme imkanımız da bulunmamaktadır. Eğer sahte olarak düzenlendi ise Anayasada suç ve cezalara ilişkin esasların belirlendiği 38. maddesinin 6. fıkrasında yer alan “Ceza sorumluluğu şahsidir” hükmü gereği SGK’nın bu sahte evrakları üretenlerden zararı tahsil etmesi gerekir.” dedi. Saydan’ın açıklaması şöyle;
ECZACILARIN SUÇLU MUAMELESİ GÖRMESİ HUKUKA AYKIRIDIR
Eczacıların ve eczane çalışanlarının dışında üçüncü kişilerce üretilmiş sahte reçete ve raporlarla ilgili olarak eczacıları sorumlu tutan uygulama Sendikamız tarafından açılan dava sonucu iptal edilmiş olup bu konuda kesinleşmiş Danıştay kararı bulunmaktadır. Eczanelerle yapılmış olan ve halen yürürlükte olan İlaç Alım Protokolünde de Eczacıların ve eczane çalışanlarının dışında üçüncü kişilerce üretilmiş sahte reçete ve raporlarla ilgili olarak eczacıların sorumlu olmadığı açıkça ifade edilmiştir. Bu düzenlemeye rağmen Sosyal Güvenlik Kurumu sahteciliği önlemek ya da yasal sorumlulardan zararını tahsil etmek yerine kolay yolu seçerek “yersiz ödeme” adı altında bu sahte reçete ve raporların parasını 10 katı ceza ve birikmiş faiziyle birlikte eczanelerimizden kesmekte, vatandaşlara ilaç ve sağlık hizmeti veren eczanelerimiz cezalandırılmaktadır.
EĞİTİM ARAŞTIRMA VE ÜNİVERSİTE HASTANELERİ İLE DEVLET HASTANELERİNDE AVUÇ İÇİ OKUMA SİSTEMLERİ OLMAK ZORUNDADIR.
Geleneksel kimlik doğrulama ve geçiş kontrol sistemlerinin aksine avuç içi damar okuyucu sistemler, biyometrik verileri okuyarak ve analiz ederek çalışırlar. Bu bağlamda avuç içi damar okuyucular, kişinin el ayasındaki damar ağlarını okuyarak ve elde edilen verileri mevcut kullanıcı tabanı ile karşılaştırırlar. Eğer bu sistemler Eğitim Araştırma ve Üniversite Hastaneleriyle, Devlet Hastanelerinde de uygulamaya alınacak olursa sahte rapor ve sahte reçete üretimi ortadan kalkacaktır.
Biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulaması yapılması, 1 Mart 2012 tarihinde 6283 sayılı Yasa ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa’sının 67. maddesine eklenmiştir. Buna göre, “…genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanabilmeleri için sağlık hizmet sunucularına başvurduklarında acil haller hariç olmak üzere (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra); biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulamasının yapılması ve/veya nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya Kurum tarafından verilen resimli sağlık kartı belgelerinden birinin gösterilmesi zorunludur.”
1 Ağustos 2022 tarihinden itibaren de tüm özel sağlık hizmet sunucuları için zorunlu olan uygulamanın Eğitim Araştırma ve Üniversite Hastaneleriyle Devlet Hastanelerinde de mecburi olmasını talep ediyoruz. Anayasa Mahkemesi kararı ile de Kanun maddesine paralel düzenlemeler içerdiği ve kamu yararı ve hizmetin gereklerine uygun olduğu sonucuna varılan düzenlemenin biran evvel uygulanması ve oluşan zararların eczacılara değil de asıl sorumlulara rücu ettirilmesini sağlayan bir yasal düzenleme yapılarak yaşanan mağduriyetin giderilmesi gerekmektedir.”
TEİS BASIN BÜROSU-30/11/2022
Komentáře