TÜM ECZACI İŞVERENLER SENDİKASI
17/01/2014 TARİHLİ BASIN TOPLANTISI
“ECZACILAR 2014’TEN NE BEKLİYOR?”
“ECZACILARIN SORUNLARINA 2014 YILINDA ÇARE BULUNACAK MI?”
“BULUNMAYAN İLAÇLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN DÖVİZ KURU GÜNCELLENMELİ”
Değerli Basın Mensupları,
Son yıllarda sağlıkta dönüşüm adı altında bir proje sürdürülmektedir. Bu proje ile vatandaşların sağlığa erişimi paralı hale gelmiştir. Vatandaşlarımız herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurduğunda muayene ücreti ödemektedirler. Halbuki, bir asgari ücretli için ödenen primin yüzde 33’ü yani 133 TL’lik kısmı genel sağlık primi olarak ödenmektedir.
Ayrıca reçete yazıldığında vatandaşın cebinden “reçete yazılma” ücreti olarak, 3 kalem ilaca kadar 3 TL ve sonraki her kalem için 1 TL ilave ücret çıkmaktadır.
Diğer taraftan; doktorun yazdığı ilaç için çalışanlardan yüzde 20, emeklilerden yüzde 10 katılım payı alınmaktadır. Doktorun yazdığı ilaç eğer SGK’nın o ilaç grubu için belirlediği bedelin üzerindeyse, vatandaşımız ayrıca “pahalı ilaç” fark ücreti ödemektedir.
Son 10 yılda ilaç fiyatları yetkililerin tabiriyle yüzde 80 ucuzlamıştır. Hangi reel ekonomide benzin, elektrik, kira, doğal gaz, telefon, personel, su kısacası tüm giderler artarken, sattığımız ürünün fiyatı, yani ilaç fiyatı yüzde 80 düşebilir? Bu şartlarda eczanelerin ayakta kalması nasıl beklenebilir? Eczacılarımız, yıllar içinde yaptıkları birikimlerini geçtiğimiz süreçte eritmiş, birikimi olmayanlar ise kredilerle ayakta durmaya çalışmaktadır. Eczanelerimiz can çekişmektedir. Eczaneler için acilen bir eylem planı hazırlanması gerekmektedir. İlaç karlılıkları artırılmalı, meslek hakkı hayata geçirilmeli, elektrik, telefon su gibi sabit giderlerde sübvansiyona gidilmeli, Bağ-kur ve SSK primlerinde indirimler yapılmalı, KOSGEB aracılığıyla faizsiz kredi sağlanmalıdır. Aksi takdirde çok kısa bir süre içinde eczacılarımızın yarısından fazlası eczanelerini kapatmak durumunda kalacaktır.
Değerli Basın Mensupları,
Geçmişe yönelik fiyat düşüşlerinden oluşan farklar Türkiye Cumhuriyeti’nin üç bakanının imzalı emrine ve yasal mevzuata rağmen firmalar tarafından karşılanmamıştır.Bu durum bugün de, hala devam etmektedir.Her hafta Cuma günü ilaç fiyatları düşmekte ve bu düşüşlerden kaynaklanan stok zararlarımız, ortada bir ilaç fiyat kararnamesi olmasına rağmen karşılanmamaktadır. Eczanelerimizde bulunan ilaçların fiyatları yetkililerin belirttiği gibi zaman içinde yüzde 80 erimiştir. Bu eriyen eczanelerimizin sermayesidir. Eriyen, bu ülkenin her köşesinden 24 saat görev yapan eczanelerdir. Bu eczaneler bu erimeye dayanamayıp kapandığında, Ayşe teyze bir kutu borç ilacı hangi marketten isteyecektir? Marketteki kasiyere haftaya öderim diyebilecek midir?
ECZACILAR ELBETTE İLAÇ ZAMMINA KARŞIDIR! AMA NEREYE KADAR!
Biz eczacılar ilaç fiyatlarının ucuz olmasını isteriz.Çünkü ilaç ucuz olmalı ki, insanımız ilaca ulaşabilsin.Ancak, ilacın ucuz olmasından daha da önemli olan, İLAÇ BULUNABİLİR OLMALIDIR! Türkiye’de ilacı üreten veya ithal eden firmalar kar etmiyor. İlaç çok önemli bir üründür. Ancak en nihayetinde bir ticari üründür. Üretici bu üründen kar etmiyorsa yapacağı tek şey üretmemek ve satmamaktır. Ülkemizde ilaca olan da budur. BULUNAMAYAN, HASTANIN ULAŞAMADIĞI İLAÇ BEDAVA OLSA NEYE YARAR. İlaç elbette ucuz olsun, ama bir yere kadar. Bugün bir damacana su 8-10 TL’den satılmaktadır. Antibiyotiklerden ağrı kesicilere yüzlerce, binlerce ilacın fiyatı ise 10 TL’nin altındadır. Burada bir yanlışlık olduğu aşikardır. İlaç fiyatlandırmasında mutlaka düzenleme yapılmalıdır. Euro kuru 3 TL’ye dayanmıştır. İlaç fiyatı hesaplanırken ise Euro kuru 1.95 olarak baz alınmaktadır. Bu şartlarda firmalar hem eski ilaçlarını hem de büyük araştırma geliştirme maliyetleri sonucu buldukları yeni ilaçları Türkiye’ye getirmemektedirler. Sonuçta olan ilaç bekleyen vatandaşlara olmaktadır. En basit örneği ; antiviral bir ilaç piyasada olmadığından ülkemizde yaşanan grip salgınından korunmak için insanlarımız fiyatı ucuz olmasına rağmen bu ilaca ulaşamamaktadır. Hayati önemi haiz kanser ilaçlarının bulunmaması ise kronik hale gelmiş olup, eczanelerde bulunmasını sağlamaya çalışmak yerine ihaleyle getirmeye çalışmak gibi aklımızın almadığı bir yöntem izlenmeye çalışılmaktadır.
ECZACILARIN BEKLENTİLERİ
MESLEK HAKKI
Sendika olarak kurulduğumuz günden beri ısrarla vurguladığımız, gelişmiş ülkelerin hepsinde uygulanan eczacının en temel hakkı olan meslek hakkını istiyoruz. Eczacılar hastaya verdikleri ilacın nasıl kullanılacağı, ne zaman kullanılacağı ve benzeri onlarca mesleki bilgiyi sadece ilacı sattıkları için vermek zorunda değillerdir. İlacı alan kişi ilacın bedelini ödemiştir ve almıştır. Bilginin bedeli ayrıdır. Ancak, eczacılar hiçbir bedel almamalarına rağmen vatandaşlara bu bilgileri vermektedirler.
Avrupa Ülkelerinde Eczacılık Kanunlarına baktığımızda eczacının yükümlülükleri açıkça belirtilmiş ve eczacının sağlık danışmanlığı hizmetini vermesini bir zorunluluk olarak gösterilmiştir. Böyle bir zorunluluk olmasına rağmen eczacılar verdikleri danışmanlık hizmeti karşılığında sattıkları ilaçtan elde ettikleri kazancın haricinde danışmanlık hizmet bedeli adı altında bir ücret almamaktadır.
Ülkemizde de eczacıların varlıklarını sürdürebilmeleri için hastalarına sundukları bilginin bedeli olarak bir meslek hakkı almaları gerekmektedir.
12 BİN ECZANE YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA
Yaptığımız hesaplamalar sonucu Türkiye’deki 12 bin eczane sahibi eczacı devletin resmi açıklanan yoksulluk sınırının altında aylık net gelir elde etmektedir. Eczane ekonomileri ciddi anlamda alarm vermeye başlamış durumdadır. Bu konu ile ilgili Ekonomi Koordinasyon Kurulu başta olmak üzere Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ciddi adımlar atması gerekmektedir.
İSTİHDAM SORUNU
6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’a eklenen nüfusa göre serbest eczane sayısı sınırlamasının, eczacılık mesleğine olumlu etkileri beklenirken, eczacılık fakülteleri sayısındaki artış ile geleceğe yönelik beklentilerimiz giderek daha da karamsar hale gelmiştir. Önümüzdeki yıllarda işsizliğin eczacılık mesleğinin en önemli sorunlarından biri haline geleceği kaçınılmazdır.
Mevcut eczacılık fakültelerinde bile altyapı imkanları yetersizken, eczacılık fakültesi sayısının katlanarak artması artık eczacılık eğitiminin niteliğini de tartışılır hale getirmiştir. Son 15 yılda 25 fakültenin açılması istihdam problemi yaratmaya başlamıştır. 5 yıl sonra mezun olacak eczacılar yeni kanuna göre eczane açmakta zorlanacaklarından, işsizlik eczacıların en büyük probleminden biri olacaktır.
KAMU KURUM İSKONTOSU
Kamu Kurum İskontosu; İlaç firmalarının Devlete (SGK’ya) yaptıkları iskontolardır. Bu iskontoları firmalar doğrudan SGK’ya yapmadıkları için eczaneler, arada taşıyıcı olarak SGK’ya yapmaktadır.
Bu uygulama yüzünden son yıllarda ilaç firmaları tarafından eksik yapılan veya yapılmayan bu iskontoları eczacılar olarak mecburen yapmak zorunda bırakılıyoruz. Eczacıların karşı çıktığı en büyük sorunlardan biri de bu almadıkları iskontoyu vermek zorunda bırakılmalarıdır.
Çünkü, eczacılar reçetedeki ilaçları SGK’nın provizyon sistemine girdiği zaman, SGK otomatik olarak o gün yürürlükte olan kamu kurum iskontosunu uygulayarak reçetenin ödenecek miktarını hesaplamaktadır. Sistem sadece eczacıların satışlarını hesapladığı, ilaç firmaları ve ecza depolarını kontrol etmediği için firmaların vermediği iskontoları eczacılar uygulamak zorunda kalmaktadır.
İLACIN REKLAMININ YAPILMASI ECZACILARI ENDİŞELENDİRİYOR
Biz eczacılar ilaçta reklam konusundan son derece rahatsız ve endişeliyiz, ayrıca reklâmlarla pompalanacak ilaç satışlarının devletimize daha fazla mali yük getireceğinden eminiz.
Örnek olarak, ABD’de sağlık harcamalarının en büyük ikinci kalemi yanlış kullanılan ilaçlar dolayısıyla ortaya çıkan komplikasyonların giderilmesi için yapılan sağlık harcamalarıdır. Bu da bize göstermektedir ki, ilaçta reklam yapılması halk sağlığını önemli derecede olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla, ilaç eczacıya danışılarak alınmalıdır.
Ülkemizdeki eczacıların birikimleri tüketilerek bu güne kadar sürdürülebilmiş uygulamanın gidişatı halk sağlığı açısından büyük risk oluşturmaya başlamış durumdadır. Zira verimliliği, karlılığı ortadan kaldırılmış, bu kaybı telafi edecek meslek hakkı gibi ekonomik destek sağlayacak uygulamalardan mahrum bırakılmış hiçbir meslek grubu faaliyetini sürdürebilmiş değildir. Dünya üzerinde bu şekilde uygulama yaparak ilaç ve eczacılık hizmetini sürdürebilmiş hiçbir ülke bulunmadığını, ilaç ve eczacılık hizmetini riske eden uygulamalardan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini yetkililere bir kez daha önemle hatırlatıyoruz.”
PİYASADA BULUNMAYAN İLAÇLAR
Türkiye’de, ilaç fiyat kararnamesindeki yanlışlardan ve kurun düşük hesaplanmasından dolayı ilaç fiyatları en ucuz Avrupa ülkesinin bile yüzde 40 altında bir fiyata satılmaktadır. Bu nedenle firmalar kar etmedikleri bir ürünü Türkiye yerine başka ülkelerde satmaktadırlar.
İlaç fiyatlandırmasında hesaplanan kur güncellenmeden, fiyatlar üreticiyi veya ithalatçıyı rahatlatacak boyuta gelmeden bu ilaçlara ulaşılmak vatandaş için oldukça sıkıntılı olacaktır. Aynı zamanda tedaviye yeni sunulan ilaçlarda fiyat politikası değiştirilerek ülkemiz insanlarının yeni ilaçlara ve tedavilere ulaşması sağlanmalıdır.
Unutmayınız ki, bulunamayan ilaç en pahalı ilaçtır.
ECZACILARIN TALEPLERİ
Eczacıların talepleri uygulanamaz ve kabul edilemez boyutta değildir. Üstelik taleplerimiz, sadece bizi değil halkımızı da yakından ilgilendiren ve onların da destekleyeceği taleplerdir. Sıralamak gerekirse:
1- İlaç fiyat düşüşleri ilan tarihinden itibaren 45 gün sonra yürürlüğe girmeli ve ilan edildiği tarihten itibaren eczanelerimize düşük fiyattan ilaç akışı sağlanmalı ve İTS ile kayıt altına alınmış geçmiş dönem zararları ödenmelidir.
2- İlaç firmaları tarafından devlete yapılan Kamu Kurum İskontosu’nun (KKİ) eczaneler üzerinden yapılmasını istemiyor, firmalarca doğrudan devlete yapılmasını istiyoruz.
3- Muayene ücreti tahsildarlığı yapmak istemiyoruz. Hastalarımızla sırf bu sebepten dolayı tartışma yaşamaktan büyük üzüntü duyuyoruz. Muayene ücreti tahsildarlığı yükü üzerimizden alınmalıdır.
4- Eczane kar oranları arttırılmalı ve birçok çağdaş ülkede de uygulanan kutu başına ödenen “meslek hakkı” uygulaması acilen uygulamaya konulmalıdır.
5- Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK), eczaneler üzerindeki tek taraflı ve acımasız uygulamalarına son verilmelidir.
6- Elektrik, su ve SSK primlerinde sübvansiyon olmalıdır
TEİS olarak, taleplerimiz son derece makul, anlaşılır ve kabul edilebilir taleplerdir. Bu taleplerin bir an önce hayata geçirilerek, eczacılar içinde bulunduğu kaos durumundan kurtarılmalı ve daimi kepenk kapatmaların önüne geçilmelidir. Sendikamız, eczacılarımızın durumunu ve vatandaşlarının sağlığını tehlikeye sokacak her türlü uygulamanın karşısındadır ve bu uygulamaların düzeltilmesi için gerekli mücadeleyi vermeye devam edecektir.
TEİS BASIN BÜROSU
http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-bulunamayan-ilac-en-pahali-ilactir-1-11-55862.html
Comentários