
SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNDAKİ
DEĞİŞİKLİKLE İLGİLİ GİRİŞİMLERİMİZ HAKKINDA
BİLGİLENDİRME
Değerli Üyelerimiz ve Meslektaşlarımız,
Sağlık hizmetinin kesintisiz devamının sağlanması, sağlık sektöründe telafi edilemez mağduriyetler yaşanmasının önlenmesi amacıyla 5510 sayılı Kanunun 103 üncü maddesine eklenen ve üyelerimizle meslektaşlarımızı uygulamada çok zor durumlara düşürebilecek kanun değişikliğinin iptali için sendikamızca girişimlerde bulunulmuş olup, Anayasa Komisyonu üyesi sayın Atilla Kart’a yaptığımız başvuru üzerine sayın milletvekili gerekli girişimlerin başlatılacağı bilgisini vermiştir.
Sendikamız tarafından sayın Atilla Kart’a yaptığımız başvuru aşağıda bilginize sunulmuştur.
TEİS YÖNETİM KURULU
29/09/2014
TEİS2014-54
Sayın,
Atilla KART
CHP Konya Milletvekili
TBMM ANAYASA KOMİSYONU ÜYESİ
ANKARA
11 Eylül 2014 Perşembe günü 29116 sayılı mükerrer Resmî Gazetede yayınlanan “İş Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun”la 5510 sayılı Kanunun 103 üncü maddesine çeşitli fıkralar eklenmiş olup, eklenen bu yeni düzenlemeler SGK’yla anlaşmalı tüm sağlık kuruluşlarının, Evrensel Hukuk ile Anayasa ve Yasalarla güvence altına alınmış masumiyet karinesine aykırı bir şekilde ekonomik açıdan infaz edilmesine neden olacaktır.
Sağlık hizmetinin kesintisiz devamının sağlanması, sağlık sektöründe telafi edilemez mağduriyetler yaşanmasının önlenmesi amacıyla ilgili Kanun maddelerinin Anayasa’ya açıkça aykırılığı göz önünde bulundurularak iptal edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bu çerçevede; ekte size iletmiş olduğumuz 5510 sayılı Kanunun 103 üncü maddesine eklenen fıkraların meslektaşlarımızın çalışma hayatına getireceği olumsuzluklarla ilgili tespitlerimize gerekli hassasiyeti göstereceğinize olan inançla, yasama yetkisi çerçevesinde kullanabilmekte olduğunuz hukuki desteğinizi talep eder, konuyu bilgilerinize arz ederim.
Ecz. Nurten SAYDAN
TÜM ECZACI İŞVERENLER SENDİKASI
GENEL BAŞKANI
5510 SAYILI KANUNUN 103 ÜNCÜ MADDESİNİN EK 1. FIKRASI;
“ Kurum müfettişlerince yapılan inceleme veya soruşturma esnasında yapılan tespitlere bağlı olarak, oluşabilecek Kurum alacağı tahsilinin riske gireceğinin öngörülmesi hâlinde, en az üç müfettişten oluşan komisyonun uygun görüşü ve Rehberlik ve Teftiş Başkanının onayıyla altı ayı geçmemek üzere, inceleme veya soruşturma sonuçlanıncaya kadar sağlık hizmeti sunucusunun Kurum nezdindeki muaccel veya müeccel alacaklarının ödemesi, tahsili riske gireceği öngörülen alacakla orantılı olarak durdurulabilir. Altı aylık süre içinde inceleme veya soruşturma sonuçlanmaz ise durdurma kararı kendiliğinden kalkar ve bu tarihten itibaren muaccel olan alacakları ödenmeye devam olunur. Altı aylık süre sonuna kadar ödemesi durdurulan alacaklar ise inceleme veya soruşturma sonuçlanıncaya kadar ödenmez. Ancak, sağlık hizmeti sunucusunun Kurum nezdindeki muaccel olan alacaklarının her biri için 6183 sayılı Kanunun l0 uncu maddesinin birinci fıkrasının 2 nci ve 3 üncü bentlerinde sayılanlar kapsamında teminat verilmesi hâlinde durdurma kararı bu kararı uygulayan Kurum ünitesi tarafından kaldırılır ve Kurum nezdindeki alacakları ödenir.”
Söz konusu düzenleme; hukuki güvenlik, istikrar, belirlilik ve hukuk devleti ilkelerini açıkça ihlal etmektedir. Zira; Kuruma 6 ay süre ile eczacıların muaccel ve müeccel alacaklarını, eczacının Protokole aykırı fiili kendi müfettişlerince dahi tespit edilmeden durdurma hakkı verilmektedir. 2006 yılı Eczane Protokolünde “Kurum, protokol hükümlerine aykırı davranışları tespit ettiğinde yapılan inceleme sonuçlandırılıncaya kadar yazılı ihbarda bulunarak sözleşmenin uygulanmasını durdurabilir.” hükmü getirilmişti. Danıştay’da açtığımız iptal davasında, bu hüküm “Esasen tespit ve belgelendiren fiiller nedeniyle idari yaptırım uygulanması mümkün olup; idarece yürütülen inceleme tamamlanmadan bir fiilin işlendiği iddiasından hareketle idari yaptırım uygulanmasının hukuki güvenlik ilkesiyle bağdaşmayacağı açıktır.” gerekçesiyle iptal edilmişti. (Danıştay 10. Daire 29.6.2009 tarih ve 2006/3734 E. 2009/7096 K. sayılı karar) Dolayısıyla yargı kararı başta olmak üzere hukuka açıkça aykırı olan bu düzenlemenin iptali gerekmektedir.
5510 SAYILI KANUNUN 103 ÜNCÜ MADDESİNİN EK 2. FIKRASI;
“Kurum tarafından sözleşmesi feshedilmiş sağlık hizmeti sunucusuyla feshe neden olan fiillere bağlı olarak oluşan Kurum alacakları tahsil edilmeden ve fesih süresi tamamlanmadan yeni bir sözleşme yapılmaz. Söz konusu sağlık hizmeti sunucusunun devri hâlinde ise feshe neden olan Kurum alacakları tahsil edilmeden ve en az bir yıllık fesih süresi geçmeden devralan sağlık hizmeti sunucusu ile sözleşme yapılmaz. Sözleşme yapılmayan veya sözleşmesi feshedilen sağlık hizmeti sunucusunun muayene ve işlemlere ilişkin fatura bedelleri ödenmez.”
Söz konusu düzenlemeye göre; eczacı fesih süresini geçirmiş, ancak Kurum zararını karşılayamamışsa, yeni sözleşme yapamamaktadır. Böylece, çalışıp Kurum zararını kapatma şansı da tanınmamaktadır. Bu durum, hem eczacıların hem de Kurumun menfaatlerine aykırıdır. Öte yandan, eczacı eczanesini devretse, Kurum zararı tahsil edilmeden ve en az 1 yıl geçmeden devralan eczacı ile sözleşme yapılmamaktadır. Yani, eczanesini devreden eczacı yüzünden devralan eczacı da hukuka aykırı bir şekilde cezalandırılmaktadır. Bu düzenleme, suçların ve cezaların şahsiliği kuralına aykırı olup iptali gerekmektedir.